-

DÜŞMEKTEN KORKAN AYAĞA KALKAMAZ !

Onur Ustaoğlu'nun Kaleminden Konuşan Yazı...

DÜŞMEKTEN KORKAN AYAĞA KALKAMAZ !
Büyütmek için resme tıklayın

Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın...

Az önce bir futbol maçı izledim. Orada toptan korkar gibi oynayan futbolcuları görünce bu haftanın konusunu belirledim. Sanırım o anda yazıyı da kafamın bir köşesinde yazdım. “Ne biçim adamsın? Maç izlerken, hele hele futbol maçı izlerken neleri düşünüyorsun” demeyin. Ne yapıyım, alakasız bir şey yaparken sizlere anlatacak, hayatın içinden bir şeyler yakalamak da benim bir özelliğim oldu. Bu arada hanımlar korkmayın futbol maçını ya da ofsayt kuralını falan anlatma niyetinde değilim, yazıyı okumaya veya dinlemeye devam edebilirsiniz.

Şimdi, daha çok bekletmeden ne yazacağımı hemen açıklayayım.

Yaşayan her canlının korktuğu bir şey vardır, hepimizin çeşitli korkuları vardır. Peki, öğretilmiş korkularınız var mı desem herhalde o ne diye şöyle bir düşünürsünüz. Aslında yaşadığımız birçok korku bize öğretilmiştir. Mesela çoğu hanım güzelliğini kaybetmekten, evde kalmaktan (!) yani evlenememekten korkar. Çoğu erkek ise duygularını açıklamaktan korkar. Şöyle bir düşünürsek çoğu kişi eşine bile “Seni Seviyorum” diyemez. Özellikle erkeklere ”sert dur duygularını belli etme, erkekler ağlamaz, erkekler gülmez” şeklinde öğretilir.

İşte bu öğretiler yüzünden çoğu bu sözcükleri kurmaktan çekinir. Hâlbuki birine seni seviyorum demek sevdiğini hissettirmek dünyanın en güzel şeylerinden biridir. Hanımlara da “şişmanlama, seni kimse beğenmez, evde kalırsın, evlenemezsin, şunu yapma bunu yapma” diye öğretilir. Hele günümüzde toplumumuzda sanki bir hanım zayıf olunca daha güzel oluyormuş gibi bir algı vardır. Bu yüzden hanımlarda kilo almak ve şişman gözükmekten korkarlar.

Gülmeyin, bunlar bize öğretilmiş korkulardan sadece bir kaçı, aslında korkuların bir canlıyı koruması gerekli değil midir? Örneğin insanlardan başka canlıları incelediğimizde içgüdüsel korkuları yüzünden hayatta kaldıklarını görürüz. Yani korkmak aslında canlıları hayatta tutar. Ama anlatmaya çalıştığım gibi sonradan öğretilmiş ve insanlara rol biçen korkular insanların yaşamını zorlaştırır, beyinlerinde geçilmesi imkânsız engeller oluşturur.

Bu korkuların bir örneği de engelli bireye sahip olan ailelerde yaşanır. Çoğu aile engelli birey için korkar ve kendi kendine yetemeyeceğini düşünür. Onun yaşamsal tüm ihtiyaçlarını yani en basiti yemek yemek, bir şeyler içmek gibi ihtiyaçlarını yemeği döküyor diyerek kendileri üstlenirler. Ondan sonrada bizden sonra buna kim bakacak korkusu ile yaşarlar.

Yahu, sen fırsat vermezsen, yemeği döküyor diye o yemeği alıp kendin yedirirsen, engellenen birey sen yokken tabii yemek yiyemez. Çünkü o dökerek dökmemeyi, düşerek ayakta kalmayı öğrenecek birazcık vakit ver ve ona güven. Mesela, benim hayatta en iyi bildiğim şeylerden biri düşmektir. Düşünce o kadar biçimli düşerim ki hiçbir yerime bir şey olmadan kalkarım. Çünkü çocukken dengeye dayalı çok oyun oynadım. Fizyoterapist abladan ve annemden hep beni iterek düşürmelerini isterdim ve haliyle çok düşerdim. Düşe düşe kalkmayı öğrendim. Eğer düşmekten korksaydım şimdi yaptığım birçok şeyi yapamazdım.

Şimdi bana herkes senin gibi değil diyeceksiniz. Evet, herkes benim gibi değil. Gerçekten yemeğini bile başkalarının yedirmesine ihtiyaç duyan yataktan kalkamayan arkadaşlarımız var. Ancak baktığınızda bu durumdaki arkadaşlarımızın sayısının az olduğunu görürsünüz. Zaten ben onlara bir şey demiyorum. Tabii ki yardım edeceğiz.

Benim demeye çalıştığım şey engellenen bir birey eğer kendisi bir şeyler yapmak istiyorsa bırakın denesin. Sen yapamazsın, sen yemeği dökersin, sen buradan düşersin diyerek korkutmayın. Bırakın hata yapsın bırakın düşsün siz sadece uzaktan izleyin ve sizden yardım isterse yanında olun. Eğer böyle yaparsanız emin olun bir süre sonra nerelerde hata yapacağını, nerelerde yardım isteyeceğini kendisi öğrenecektir.

Bu arada futbol maçından buralara konuyu nasıl getirdim bilmiyorum. Galiba bu yazıda birazcık sesli düşündüm ve beyin sörfü yaptım. Umarım beğenirsiniz haftaya görüşmek dileğiyle.

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Özge Nur Dilber – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…

27 Ağu 2021 - 01:11 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.