Eylül’ den Aralık ayına…

Merhabalar değerli okuyucularım; en son yazımda kolumla ilgili durumu belirtmiştim. Bu geçtiğimiz zaman içinde kolumdaki çatlak iyileşti ve doktor onayıyla yeniden hafifçe çalışmaya başladım, ancak kas gücü kaybı sebebiyle fizyoterapi gerekli görüldü… Özel anlaşmalı sigortadan faydalanıp, özelde fizyoterapi görmek yerine devlet hastanesinde sıra beklemeyi yeğledim. Zaten her gün seanslarda kas gücü de kullandığımdan ağırdan almak daha doğru geldi… Bedenin kendini iyileştirmesi de; bünyeye ve sürece bağlıdır, sabır ve özen ister. Doktor ağır taşımaktan kaçınmam ve koluma her seans arası on beş dakika buz koymamı sıkı sıkı tembihlemişti. Uyarıları dikkate almak iyileşmeyi kolaylaştırıcıdır. Bu arada bilgisayar bozuldu ve İstanbul malum tamirciye gitmek; otobüs, minibüs kullanmak, şanslıysan oturacak yer bulmak, bir de elinde bilgisayarı taşımak ve üstüne ne kadar masraf çıkacağını da bilemeyince; ertelemeyi yeğledim. Cep telefonundan yazabilsem, yine yazılarımı sürdürürdüm de; açıkçası biraz yaşın etkisinden olsa gerek, minnacık alanda mesaj dahi mecbur kalmadıkça yazmıyorum. Teknolojinin gerisinde kaldığımı kabul ediyorum, en azından sesli kaydedip yazıya döken bir program illa ki vardır da; ben keşfedip öğreneyim diye uğraşmak yerine beklemeyi yeğledim.

Bir hafta önce bilgisayarı tamire götürdüm, o arada bu nasıl insan hiç mi kimsesi yok yardım edecek diye aklınızdan geçebilir… Oğlum bilgisayarı alıp bu işlerden anlayan bir tanıdığına gösterdi, espriyle araya para sıkışmış deriz ya, durumun gidişatı belliydi, dolayısıyla bütçemi de hesaplayarak tercihim beklemek oldu. Biz gönüllü yazanların da, bir eli yağda bir eli balda olmadığı ve ülke standartlarında, yaşamlarımızı dengede tutmak için ekonomik tedbirlere ihtiyaç duyduğumuzu, üstelik her an beklenmedik masraflar hepimizin başına geldiğini belirtmek için, bu açıklamalara gerek duydum. Tabii bir de annemin ısrarıyla dişlerimle ilgili tedavi başlatınca, tahmin edebilirsiniz, kendime öğrendiğim tüm olumlama teknikleriyle motivasyon vererek, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımı dengede tutarak iyileşme yolculuğumu gerçekleştirmeyi hedefledim.

Nihayet üç gün önce bilgisayarım onarıldı, teslim aldım, içinde eklemem gereken detayları hallettikten sonra; ilk olarak sizlerle üç ayın özetini paylaştım. Lütfen hoşgörün.

Yazılarımı düzenli takip eden okuyucularımdan, bu uzun ara için çok çok özür diliyorum.

İnsanın neresi acıyorsa, canı oradadır derler… Bizler birbirimizi tanımasak dahi, gönül birliğimiz olmasından onur duyuyorum. Her konuda hemfikir olmasak dahi, birbirimizle saygı çerçevesinde iletişim kurabiliyor oluşumuz son derece kıymetli…

Bazı nahoş örneklerle, ekranlarda veya gerçek hayatta sık sık rast geliyor oluşumuza rağmen; çok şükür ki saygılı ve seviyeli, vicdanlı çoğunluğa sahip bir toplumuz.

Devlet hastanesinde çalışan personelin, o yoğunluğa rağmen güler yüzlü ve sevecen olmayı başarışından tutun da; hastaların birbirine ilgiyle geçmiş olsun deyişlerinden, oturacakları anda sizi fark edip aa lütfen siz buyurun deyişlerine kadar, insan olmanın hakkını verişlerini; toplumun diğer alanlarında da sıkça rastlamayı gönülden diliyorum.

Saygı ve sevgilerimle.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Nafiye Ç. Özdemir - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.