Günlerdir kararsızım… artık gündemimizin en vazgeçilmezi olan referandum konusunu yazayım mı yazmayayım mı diye… çünkü bazı gerçekleri dile getirdiğimizde kimi dostlarımız yanlış anlıyor, bir partinin taraftarıymış gibi görüyorlar.Hâlbuki biz bir fikrin, birdüşüncenin takipçisi olduk ve olmaya devam ediyoruz. Bu konuda da başımızı kuma gömemeyeceğimize göre, kendi inandığımız doğruları yazmanız gerektiğini düşündük.
Bizce bu referandum, yaklaşık yüz yıllık cumhuriyet döneminin; hatta Türk tarihinin önemlibir değişim ve dönüşümün mihenk taşıdır. Böyle olduğu için, başta İngiliz ve alman basını olmak üzere, tüm emperyalist güç odakları ayakta… Adeta insanlık birlik olmuş,gizli veya açık, Türkiye’ye saldırıyorlar. Başta PKK, FETÖ, DHKP-C olmak üzere tüm sol örgütlere, ulusal cepheye ve kendilerini aydın olarak niteleyen kesimlere inanılmaz destek veriyorlar. “Hayır” kampanyası için bunların önünü açıyorlar.
Bakın, Alman devlet televizyonu ARD ana haber bülteninde hem de Türkçe olarak, açıkça “hayır” oyu verin diye çağrıda bulunuyor. İsviçre’nin etkili Blick gazetesi “hayır”deyin diye Türkçe manşet atıyor. Türk Bakanların Türklerle buluşmasına bile tahammül edemeyen Hollanda “hayır” için kampanya yapan Abdullatif Şener ve Barolar birliği BaşkanıMetin Feyzioğlunu televizyonlara çıkarıyor, gazetelerinde sayfalarca görüşlerine yer veriyor. Açık açık, bağıra bağıra “hayır” propagandası yapıyorlar. Adeta yedi düvel topu birden üzerimize geliyor. Adeta, “Bu düzen,bir şekilde, bizim işimize yarıyor,değiştirilmesin” diyorlar.
Tüm bu olaylar karşısında sırf bunlara inat olsun diye, sadece yurt dışında değil, yurt içinde “evet” oylarında ciddi bir artış olacağını düşünüyorum.
Esasında bu referandum toplumda ciddi bir heyecan uyandırmadı.Birçok insan bu işin önemini kavrayamadı.
Herkes referanduma sunulan Anayasa değişiklerinin içeriğinden daha ziyade lider ve partisine sadakat veya tepkinin ön planda olduğu, hayır ve evet te bu düşüncesinin etkili görülmektedir. Lider ve partiye sadakatin dışında içeriğe bakılarak tavır alan çok az…Halbuki “evet” diyeninde, “hayır” diyeninde niye evet ve hayır dediğini bilmesi lazım.
“evet” konusunda başı çeken Ak Parti’nin bu değişikliğe pek te ihtiyacı yok. Zaten iktidarı devam ediyor. Mevcut muhalefetle de iktidarını devam ettirmesi sürpriz değil. Bizce bu değişikliğe bu ülkenin ihtiyacı var.
16 yılını Cumhurbaşkanlığı köşkünde geçiren Gazeteci Ali Barensel anılarını yazdığı kitabında, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün yedi yıllık döneminde tam on altı hükümet kurulduğundan bahseder ve bu hükümetlerin isimlerini sayar. İşte bunca tecrübeden sonra Ali Barensel der ki “Başkanlık sistemi Erdoğan meselesi değildir. Bu Milletin ve Devletin beka sorunudur”
İşte geçmişte olduğu gibi koalisyonları, istikrarsızlıkları, ekonomik krizleri, darbeleriyaşamamak için zayıf hükümetlere değil, güçlü bir sisteme ihtiyaç vardır. Artık yeni sistemde iktidarları kuran da alanda milletin bizzat kendisi olacaktır. Seçim akşamı ülkeyi beş yıl kesintisiz kimin yöneteceği ortaya çıkacaktır. Tıpkı belediye başkanlığı seçimlerinde olduğu gibi… Bu sistemle Ankara’da ayak oyunları ile hükümetler kurulupyıkılmayacaktır.Kazanan isim belli olduğundan, bu isim beş yıl ülkeyi yöneteceği için, bu durum istikrar demektir. Gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar istikrara bakarlar. Belirsizliğin, çatışmanın, sık sık değişen hükümetlerin olduğu ülkeye yatırımcı yanaşmaz. Diğer şartlar ne kadar elverişli olursa olsun, yarınını görmediği bir ülkede riske girmez. Risk için istikrar elzemdir. İstikrar olursa ekonomi kazanacak, dolayısı ile 80 milyonkazanacaktır.
Bilinen bir gerçek vardır ki, siyasi istikrarlaekonomik istikrar birbirinin ruh ikizidir. Siyasiolduğu dönemlerde ekonomi coşar, büyüme artar. İstikrarın Siyasi istikrar sağlandığında ekonomik istikrar da gelecektir.
Bu gerçeği bilen önemli devlet adamlarımızdan Demirel “ başkanlık benim içinde ukde olarakkaldı” der. Ve yine Özal, Erbakan ve Türkeş te zaman zaman bu özlemi dile getirmişlerdir.
Tüm bu gerçekleri göz önüne aldığımızda, bıçak sırtı gibi görülen referandumda, ”hayır” “çıkma ihtimali görülmemektir.
Bu konuda bilhassa istikrar ile beraberülkede toplumsal mutabakatın sağlanacağı, enerjimizi tüketen gerilimin azalacağı, MHP gibi partilerin nasıl kilit parti olacağı ile ilgili düşüncelerimizi yazmaya devam edeceğiz.
Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.