KAYIP BİR NESİL VE KÜTÜPHANELER

KAYIP BİR NESİL VE KÜTÜPHANELER

Dostlar merhaba; Vatanımızın çetin bir sınavdan geçtiği bu günlerde, bu günlere nasıl geldiğimizin muhasebesini yapmakla birlikte, geleceğimizi nasıl kurtaracağımızın da hesabını yapmanın elzem olduğunu düşünenlerdenim. Her alanda deneme yanılma metoduyla politikalar oluşturulmasından toplum olarak bizlerde muzdaripiz. Milli Eğitimden, dış politikaya, tarımdan sanayiye tam bir kaos yaşadığımız yıllardan geçtik. Biraz mizahi bir yaklaşım olacak ama; devlet ricaline danışmanlık yapanlarında danışmana ihtiyacı olduğunu hep beraber yaşamadık mı? Gençlik ! Üniversiteyi bitirip, hala bir işe girerken öz geçmişini içeren dilekçeyi yazamayan, ülkemizin kaç bölge olduğundan bihaber ve dahası nelerden habersiz bir genç nesil var sokaklarda. Ancak sorumluluklarını bilen, kendini mevcut imkânlar ölçüsünde yetiştirmeye çalışan bir gençlikte son yıllarda toplumsal hayatta hızla yerini alıyor. Öyleyse çocuklarımızı ve gençlerimizi “kayıp nesil” durumuna düşmekten kurtarmanın yolu da, onlara okumayı, araştırmayı sevdirmekten geçtiğini asla ama asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Eskiden bilgiye ulaşmak için öncelikle o konuda yazılmış esere ulaşmanız gerekirken, şimdi ise bilgi, son yılların moda deyimiyle bize “bir tık” uzaklığında. İnternete bağlanacak bir cihazınız varsa, her bilgiye anında ulaşabiliyorsunuz. Peygamberimize (s.a.v) Cenabı Allah katından Cebrail a.s. vasıtasıyla ilk gönderilen ayet “OKU” diye başlamıyor mu? Okumak farklı bir olgu. Araştırma yazıları, bir konu üzerine yazılmış makaleler, romanlar, hikayeler, her alanda yazılmış bir sürü eseri bir arada nerede bulabiliriz? Geçmiş yıllarda bu bir handikaptı. Yaklaşık üç ay önce, para vererek kitap alıp okuduğumu gören Bolu İl Halk Kütüphanesi Müdürü şahsıma; “Sayın hocam kitaba paramı veriyorsunuz? Gelin kütüphaneye üye olun. Her türlü eseri bulabilirsiniz” önerisine temkinle yaklaştım. Bunda, geçmişte yaşadığım olayın da etkisi vardı. Yüksek Okulu okumak için geldiğim Bolu’da kütüphaneyi az çok biliyordum. Hatta Bursa’da okuduğum lise yıllarında Edebiyat öğretmenimiz Sn. Rahmi ALTINBİLEK (yaşıyorsa Allah sağlık versin, vefat etti ise de Allah gani gani rahmet eylesin) bana Nazım HİKMET ile ilgili bir ödev vermişti. Bende 23 Nisan bayramı tatilini fırsat bilerek Bolu’ya gelmiştim. O günlerde Bolunun sayılı betonarme binası olan Güneykaya İş Hanındaki kütüphaneye giderek Nazım HİKMET hakkında kitap aradım. Kaç odadan müteşekkil olduğunu tam olarak hatırlayamadığım kütüphanede bir beyefendi masada oturmuş bir şeyler yazıp çiziyordu. Ben görevlilere ödevim ile ilgili kitabı sorunca, o beyefendi beni şiddetle azarlamış ve “bu vatan haininin kitabını ne yapacaksın” diye sormuştu. Bende korka korka durumu izah ettim. O beyefendinin yüzündeki celal kayboldu beni oturttu tanıştık ve sohbet ettik. Bu beyefendi rahmetli Salih Zeki KUTUCUOĞLU ağabeyimizdi. Tabi ki ben kütüphanede aradığım eseri bulamadım. Takip eden yıllarda şimdiki yerine taşınan kütüphanemizde de eser sayısı (yeni basım) yok denecek kadar azdı. Ancak ders çalışmak için gittiğimiz sessiz ve sıcak bir yer olarak hafızalarımızdaki yerini koruyordu. Bolu İl Halk Kütüphanesi Müdürümüz Sn. Cemil Beyin davetine icabet etme zorunluluğunu hissederek, üç ay önce kütüphanemize gittim. Önce üye olmak istediğimi belirttim. Bolu depremi sonrası kriz merkezinde yanımızda görev yapan bir memur arkadaş beni güler yüzle bir odaya aldı (Süreli Yayımlar Bölümü ) hemen fotoğrafımı çekip iki-üç dakika gibi kısa bir zaman süresinde üyelik kartımı bana vererek artık istediğim eseri ödünç alabileceğimi söyledi. İki ayın içinde bir iki kitap alıp okuyup iade ettim. Kütüphane her gittiğimde daha çok ilgimi çekmeye başladı. Çünkü hangi saat gittiysem içeride mutlaka birçok öğrencinin olduğunu gördüm. Kütüphanenin 2000 yılları öncesini hatırlatan hiçbir tarafı yoktu. Çocuk Bölümü, Yetişkinler Bölümü, Süreli Yayınlar Bölümü, İnternet Erişim Bölümü, Üniversite öğrencilerinin ders çalışmaları için ayrılmış iki küçük oda ve idari oda ve bölümlerden oluşan sımsıcak bir ortam. Aldığınız her nefeste kitap kokusu. Kütüphanenin nasıl bu hale geldiği ve yayın kapasitesi konusunda bilgi almak üzere Müdür Beyi ziyaret etmek artık farz olmuştu dostlar. Kütüphane Müdürümüzü geçen hafta kitap almaya gittiğimde ziyaret ettim. 1999 Bolu Depremi sonrası Kütüphanemiz hiçte iç açıcı bir durumda değilmiş. 2005 yılında, eski mefruşatın tamamı atılarak, Özel İdare ve yerel kaynaklardan (çok azda Bakanlık katkısı) mobilyaları dâhil sil baştan yenilenmiş. 2005 yılında üye sayısı yok denecek kadar azken ya da üyelerde devamlılık yokken şu an 10.000’in üzerinde bir üyesi olan bir kütüphane haline gelmiş. Yaklaşık 70.000 yayına sahip kütüphanemizi 2017 yılında toplamda 100.000’in üzerinde okur hizmet almak için ziyaret etmiş. Kütüphanemizin Eski Eserler Bölümünde bulunan kitaplar 2015 yılında Bursa İnebey Yazma Eserler Kütüphanesine devredilmiş. Asli kadrosu ile birlikte taşeron ve geçici görevlilerde dahil 10 personelle hizmet veriyorlarmış. Yeni basım eserler en geç üç ay içinde kütüphaneye temin ediliyormuş. Kitap yayınları yılın Haziran ve Aralık dönemlerinde yoğunlaştığına değinen kütüphane Müdürümüz, kitap alımında okuyuculardan gelen istek ve taleplerin de dikkate alındığının altını özellikle çizdi. Kaynak temininde sıkıntı çekip çekmediğini sorduğumda, gülümseyerek, “bu alımların İl Özel İdaresi kaynakları ve bakanlık ödeneklerinden yapıldığını” belirtip, bu konuda en büyük katkıyı sağlayan İl Özel İdaresine, samimi teşekkürlerini de belirtmeden geçemedi. Şu anda görülen en büyük sıkıntı ise; kendi kitapları ile ders çalışmaya gelen öğrencilerin, normal kütüphane okuyucusundan ayrılıp bağımsız bir mekâna aktarılmasıymış. Tabi ki mevcut kütüphanede böyle bir yer temini de mümkün değil. Belki ilave bir kısım oluşturulabilir. Bu tamamen teknik ve bürokratik bir konu. Evet, dostlar ilkokulun 1. sınıfında okumayı söken yavrumuzla, bizim gibi okuma duygusu sonradan ortaya çıkanlar için ayağımızın dibindeki kütüphaneden ne ölçüde faydalanıyoruz? Okumazsak, okumaya teşvik etmezsek bu ülkenin geleceğini kurtarmamız, geleceğimizi daha sağlam temellere oturtacak kararlar alacak bireyler yetiştirmemiz mümkün mü? Bolu İl Halk Kütüphanesinin bu hale gelmesinde özveri ile çalışan kütüphanemizin tüm personeline, maddi kaynak temininde öncülük eden İl Özel İdaresine, Sn. Valimize, bir vatandaş olarak bende şükranlarımı arz ediyorum. Zeytin Dalı Harekâtı münasebetiyle Suriye’de bulunan kahraman Ordumuza Rabbimiz muvaffakiyetler versin. Şehitlerimize rahmet dilerken gazilerimize de acil şifalar niyaz ediyorum. Saygılarımla dostlar…..
# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Recayi Çağlar - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.