Hele bir Covid-19 ‘den sorumlu virüs insan vücuduna girmeye görsün !
Onu bedenimizden uzak tutmaya yarayan başlıca üç önlem ; maske, sosyal mesafe ve sabunla el temizliği artık iyice biliniyor.
Maske ve sosyal mesafe kısıtları , yaşamı zorlaştırdığı için kimilerince itirazlar ve uyulmazsa da peşisıra cep yakıcı cezalar eksik değil.
Oysa, sabunla el temizliği mütevaziliği ile pek de insanoğlunun tepkisini çekmeden görevini yerine getiriyor. Sabun köpüğündeki bu gizemli gücü biraz analiz ederek size aktarmak istedim.
“Sabun köpüğü gibi sönmek” deyimi akla: gösterişini, albenisini en küçük etkiyle çabucacık yitirmeyi getirmekte . Bu sebeple küçümsenir . Ondan büyük başarı ve zarar beklenmez. Oysa “aynen değil”.
Kalıp sabunun kullanımı en az M.Ö.2800 yılına kadar uzanır. Sabunun suyla buluşmasıyla oluşan sabun köpüğünü araştıran Çek görsel sanatçısı Jiri Georg Dokoupil, İstanbul’da sabun köpüğü sergisi açmış (Temmuz 2017) ,sabun çözeltisiyle pigmentleri karıştırarak oluşturduğu ışıltılı baloncuklar patladığında tuvalin üzerinde soyut izler bıraktığını göstermiştir.
Dokoupil ; “ bir baloncuğun yaşamı yalnızca 8 saniyedir. Ne kadar kısa. Tıpkı bizlerin evrendeki yaşamı kadar. Patlayan balonlardan bir farkımız yok “ diye özlü bir söz söylemiş.
Koronavirüs ‘e gelince, kökeninde SARS- CoV-2 virüsü ,çap olarak milimetrenin on binde biri kadardır. Böyle mikroskobik yaratığın küresel sağlık üzerinde nasıl hükümranlık sürdürmesi garip gelmiyor mu? Koronanın Latincede “ taç” olduğunu öğrendiğimizden onun - taçlı bir virüs- dolayısıyla “kral” olduğunu söylersek pek de abartmış sayılmayız galiba.
Koronavirüs ; bakterilerden bin kat daha küçük ,bir insan hücresinden 10 ila 100 kat daha küçük, bir başka deyişle de bir damla sudan 50 trilyon kat daha küçüktür .Yani insanoğlu hücrelerinden bir tanesi ; koronavirüs için büyükçe bir şehrin alanı kadar bir büyüklüğe sahip bir şey…
Sorbon Üni.’den araştırmacı Lisa Abiven (Aralık 2020) makalesinde ; “koronavirüs zarfının (Dış zarı) yağlı bir maddeden yapılmış olduğunu,yağla kirlenmiş elimizin sabunla temizlenişine benzer bir yöntemle yok edilişini anımsatır.Yağlı zarfta başak proteinler ” Spike ” protein hücrelerimizin kapılarını açmak için anahtar görevi görür.Virüsün bedenimize girişi böyle olur. Sabunun içerdiği yüzey aktif maddelerinin hidrofobik kısmı virüsün zarına yapışır ve durulama sırasında hidrofilik kısım su moleküllerine çekilir .Virüse uygulanan kuvvetlerin sayesinde yağlı zarfın yırtılmasına neden olur. Virüs aktivitesini kaybeder. Ellerin ovulması ve su akışı ile deriden ayrılır” demektedir.
Öte yandan hidro alkolik jel kullanımının sabundan farkı; jelin kirli eller üzerinde etkili olamadığı, onun yalnız kuru ciltte , kirlilik olmayan elde kullanılması gerekiyor. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü ; evdeyken ellerinizi 20 saniye süreyle sabun ve suyla yıkamanızı ,alışveriş veya iş için seyahat ederken hidro alkolik jel kullanılmasını önermektedir.
Bu köşe yazımla biraz olsun –suya sabuna dokunabildim galiba…
Yeni yıla sağlıcakla ve umutlarla dolu girmenizi dilerim.