NÂZIM HİKMET’İN BOLU YOLCULUĞU


Bu günNazım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 55. Yıl dönümü. Türk Edebiyatına sayısız eserler kazandıran Nazım Hikmet Ran, 1921 yılında Bolu Lisesi’nde öğretmenlik görevinde bulunduğuyıllarda Bolu’da yaşadığı anılarını,internet ve çeşitli makaleler üzerinden yaptığım incelemeler ile sizlerle paylaşmak istedim.Bolu Lisesi’ninde bu manada ne kadar değerli bir geçmişe sahip olduğu unutulmamalıdır. Büyük Şair Nazım Hikmet’in Bolu anılarını bu önemli günde tekrar hatırlamak ve memleket hasretiyle hayatagözlerini yuman ,yurtsever bir şair olarak tüm dünyanın tanıdığı bir sanatçıyı saygı ile anmak isterim. Türkçe'nin büyükşairi Nazım Hikmet'in şiirleri bugün dünyanın dört bir yanında yankılanırken kendisini rahmet ve saygı ile anıyoruz.

BOLU’DA ÖĞRETMENLİK GÜNLERİ

Meclis’te Matbuat MüdürüMuhiddin Bey ve Tedrisat-ıTaliye (Orta öğretim) müsteşarının görüşleri, bu iki gençşairin eğitim ordusunda değerlendirilmesi yönündedir. Nâzım, Türkçe hocası, Vâlâ, Fransızca hocası Bolu’ya atanır.

İki arkadaş, şoseye göredaha kestirme gördükleri dağ yolundan, yaya olarak yola koyulurlar. Kızılcahamam, Gerede üzerindenyapılan yolculuğun sonunda, bir geceyarış ı Bolu’ya inerler... Hisar Tepe’deki mektebin altında,çok eski bir hana inerler. Zahmetli yolculuğun verdiği yorgunlukla derin bir uykuya dalarlar. Sabahleyin, hanın alt katındaki ahırdan gelen at kişnemeleri ve hanın önündeki Arnavut kaldırımlarında yürüyen demir tekerlekli arabaların tangırtılarıyla uyanırlar. Giyinip, hanın avlusundakitulumbada yüzlerini yıkarlar. Etraftakilere bir kahvehane sorarlar. Her haliyle yabancı oldukları belli olan bu iki gence layık olan kahvenin, Beyler Kahvesi olduğu söylenir. Nazım, Bolu kasabası hakkında ilk izlenimlerini şöyle anlatıyor:

‘’İlk kezgördüğüm Bolu kasabası, yeşillikler içinde ama bakımsız ve adeta çaresiz bir yerdi. Gönderildiğimiz Sultani’deşair kişiliğimizle hemenön planaçıkmıştık. Mektebin müdürü, Vâlâ’ylabirlikte kalmakta olduğumuz ilkel han odasınıgördükten sonra bizzat ilgilenerek bizim için bir ev tutturmuş, hatta bir şeylerle iyi kötü dayatıp döşetmişti. Evet, Vâlâ’nın‘idadi’(lise) öğretmenliği içinyetersiz gördüğüFransızcası, burada hayranlık uyandırıyor, benim ‘Türkçe’öğretmenliğim de pek beğeniliyordu ama,bunlar, müdür bey için yeterli değildi! Mesela ben favorilerimi kesmeli,en azından bıyık bırakmalı‘idim. Mekteptekihocalar da ikiye ayrılmıştı.İçlerinde ilerigörüşlüKemalci’lerde vardı.’’”

Lise müdürüHilmi Bey’in, bu iki gençöğretmen için tuttuğu ev,Mekteb tepesinin kuzeyindeki bir sokaktaydı. Çarşıya da yakındı.Aylık kirası da iki mecidiye yani kırk kuruştu.İki arkadaşın Bolu’da ilk günleri pek değişmeyen bir döngüdür!Sabahleyin okula, öğlenleri aşçı Hafız’ın dükkanına,akşamlarıBeyler kahvesine, gece eve Mektepteki yerli hocalar yemek yaptırıp, Nazım ve Vâlâ’yı, devirdeünlü ve pekbakımlıolan Bolu kaplıcalarına götürürler. Bir sefer’de Müftü Efendi iki gençöğretmeni makamına davet eder... Hatta birkeresinde de, bir Rüfai tekkesine götürülürler Mektebin salonunda, Türk Ocağı’nda Nazım’ın okuduğuşiirleri dinlemek için büyük kalabalıklartoplanır. Nazım, şiir yazmaya meraklıöğretmenlere, kendi yazdığışiirlerden hediye eder. Fakat kılık kıyafeti, davranışları, konuşmaları, bağıraçağıraşiir okumaları ile dikkati çeken bu iki genç öğretmen mutaassıp çevrelerin tepkisini çekmeye başlar. Nazım bu gelişmeleri şöyle anlatıyor:

‘’Etrafımızdaki, bizi dışlayan çembere fazlaca aldırış etmeden görevimizi en iyi biçimde yapmaya ve aldığımız maaşı hak etmeye çalışıyorduk. Mektebin büyükçe toplantı salonunda bize sık sık şiirlerimizi okuttuklarında her taraf tıklım tıklımdoluyor, dışarıdan gelenler bile oluyordu. Akşamları çıktığımızkahvedeİstanbul ve Ankara hatıralarımızı anlatırken nerdeyse ağzımızın içine giriyorlardı. Bolu’nun yerlisiolsun olmasın kahvehane arkadaşlarımızla sohbet ederek içinde bulunduğumuz sıkıntılıdurumu nasıl aşabileceğimizi düşünmeye başlamıştık ki,bir akşam aynıkahvede, o zamana kadar hiçsesi çıkmayan biri .‘Yarın paydosta beni ziyarete gelirseniz memnun olurum.Bir çayımı içersiniz, diyerek yerinden kalktı ve dışarı çıktı.’’ ”

ZİYA HİLMİ İLE TANIŞMA

Nâzım ileVâlâ’yıçay içmeye davet eden, Bolu’da Ağır CezaReisliği’ne vekalet eden Ziya Hilmi Bey idi. İki gençöğretmenin Ziya Hilmi Bey ile tanışmaları kısa süre sonra dostluğa dönüşür. Ziya Hilmi26 yaşındadır. Çok okuyan, dünyadan haberli kişidir.Nazım ve Vâlâ’ ya; Fransızİnkılabı’ndan, Jakobenler’den, Montanyarlar’dan bahseder.Divan edebiyatından,Fransız şair Baudelaire’den mısralarokur. ParisKomünü’nü,Bolşevikİnkılabı’nıanlatır İkiarkadaş, kendilerinden 6-7 yaşbüyük olan Ziya Hilmi’nin genişbilgisine hayran olurlar. Nâzım bu tanışmayışöyle anlatıyor:Ağır Ceza Mahkemesi’ne vekalet eden Ziya HilmiBey, Darülfü’nun mezunuydu ve öğretmen arkadaşlarımıza bakılırsa ‘koskoca (!)Bolu’da onun kadar bilgili bir başkası yoktu.Üstelik ‘Kemalci’ biliniyordu.Tek kusuru(!) ise yaşıydı.Otuzuna bilegelmemişti ama, ‘makamıgereği (!) daha yaşlıgörünmek istediği için sakal bıyık bıraktığı söyleniyordu.”

Üç arkadaş, hep birlikte Bolu’ya yakın bir köyde, yazlığı kırk kuruşa bir ev kiralarlar. Bağ ve bahçelerle kaplıköyünüst tarafındaki tepede bulunan gür sulu değirmenin arkasında yükselen yamaçlar, zengin ormanlarla kaplıdır. Sık sık ormanda gezilere çıkarlar. Hatta bu gezilerden birinde, bir ayı ile yüz yüze kalırlar.Oradan uzaklaşalımderken ormanda yollarınıkaybederler. Akşama doğruzorlukla Kızılağılköyüne ulaşırlar.

BOLU’DAN AYRILIŞ

Nâzım, Vâlâve Ziya Hilmi arasındaki dostluk, giderek yol arkadaşlığına dönüşür. Üç arkadaşın sohbetlerinde Nâzım; Annesinin kendisini Paris’e çağırdığını, ama hala kararveremediğini , Vâlâ; Berlin’de eğitim görmek istediğini” anlatır. Ziya Hilmi ise; “Tabii oralar’ da olur, fakatçok yakınlarımızdaki Rusya’daönemli olaylar yaşanıyor.Üstelik buülkedeki yeni yönetim ‘Milli Mücadele’yi de destekliyor. Misak-ıMilli sınırlarını tanıyan ilk büyük ve Avrupalıülkedir. Bir de Rusya’ya gitmeyidüşünün. Orada Fransız Büyük İhtilali’nden sonra dünya bir kez daha yeniden kuruluyor biçiminde görüşlerini açıklar.1920-1921 Ders Yılı’nın sonunda,üçarkadaş, Nâzım ,VâlâNurettin,Ziya Hilmi, Anadolu İhtilali’nden bir Dünya Devrimi”’nedoğru yola çıkarlar.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Gürkan Dura - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bolu Olay Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Olay hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Olay editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Olay değil haberi geçen ajanstır.