'Vali' dizisinde mert valiyi, 'Barda' filminde psikopat lümpeni, şu günlerde ise 'Behzat Ç.-Bir Ankara Polisiyesi' dizisinde cinayet masası şefini canlandıran Erdal Beşikçioğlu, Esquire dergisinden Ege Görgün'e özel ve sanat hayatında iz bırakan olayları anlattı... Yüksekova-Hakkari-Çukurca üçgeninde yaptığı askerlik sonrasında bir türlü kendine gelemediğini söyleyen Beşikçioğlu ;” Evde kalamayınca arkadaşlarla eğlence ayağına Bolu'ya kamp kurmaya gittik. Çünkü askerde kapalı mekânda kalmak doğru bir şey değildir. Arazide olmak ise çok keyiflidir” Dedi.

 Erdal Beşikçioğlu, Esquire dergisinden Ege Görgün'e özel ve sanat hayatında iz bırakan olayları anlattı.Karadenizli bir babanın oğlu olduğunu söyleyen Beşikçioğlu; “Ataerkil bir aileden geliyorum. Bundan etkilenmemek mümkün değil. iş ve meslek bakımından babamı örnek almışım gibi görünüyor. Babam da tam bir işkolikti. Banka müdürü olduğu için çocukluğum ve gençliğim dolaşmakla geçti.” Biçiminde konuştu. Tam bir yere alıştığı zaman başka bir şehre gittiklerini vurgulayan Beşikçioğlu; “İşe bağlılık, iş aşkı, baba tarafından üzerime yapışmış ama insani özelliklerimin çoğunu da anne tarafından almışım. Belli bir yaşa kadar sosyal hayatınızın etkisiyle de bir şekillenme yaşıyorsunuz. Evlendiğinizde eşinizle birlikte bir kabuğun şeklini alıyorsunuz. Çocuğunuz olduktan sonra da hayatınızı tamamen yönlendiren o oluyor. Benim mahalle ve çocukluk arkadaşlarım yok. Bu içimde ukdedir. Mahalleniz olduğu zaman ayaklarınız biraz daha yere sağlam basıyor olabilir. Çünkü çocukluğunuz birtakım insanlarla beraber geçiyor ve bir düşünce üzerinden hareket edebiliyorsunuz; mahalle arkadaşlığı odur. Tiyatroyu seçmemdeki en büyük etken de budur bence. Rolleri paylaşıp bir çıkartırsınız ortaya. Askerliğimi Yüksekova-Hakkari-Çukurca üçgeninde yaptım. 16 kişilik timimle arazide görev aldım. O soğuk gecelerde mevzide beklerken en büyük lüksüm, düşünmekti” dedi.

Askerden sonra iki sene kendime gelemedim

Askerden sonra iki sene kendine gelemediğini vurgulayan Erdal Beşikçioğlu “Evde kalamayınca arkadaşlarla eğlence ayağına Bolu'ya kamp kurmaya gittik ama o kapalı mekânlar her daim basıyordu bizi. Çünkü askerde kapalı mekânda kalmak doğru bir şey değil. Arazide olmak ise keyifli. Benim en korktuğum şey bir mayına basmaktı. Ölmek değil, bir parçamı orada bırakıp hayatımı o şekilde idame ettirmek. Sahne adamısınız nihayetinde; yekvücut olmak zorundasınız. Yaptığınız işi bir daha yapamayacak olma fikri bile ciddi bir buhran sebebidir. “dedi.