
Nizamettin Yıldırım
Bir Talep de Benden
Muharrem Demirel arkadaşımız o güzel üslubuyla ilimizin sorunlarını gündeme getirmeye devam ediyor.
Son yazısında kaplıca ücretlerine yapılan zammı gündeme getirdi. Sonuç da aldı.
Kaplıca kültürü biz Bolulular için özeldir.
Çocukluğumuzda kaplıcaya gideceğimizi duyduğumuz anda iple çekerdik. Havuza girip suyu sıçratmak, arkadaşların da varsa havuzda deve güreşi oynamak çocukluğumuzdan ve gençliğimizden kalan tatlı hatıralardır. Ücretlerin biraz olsun geri çekilmesi şu ekonomik ortamda belki vatandaşa moral olabilir.
Daha önceki yazılarımın birinde de gündeme getirmiştim. Abant, Gölcük, Yedigöller gibi milli parklara giriş ücretlidir. Abantı örnek verirsek, kişi başı 8 TL, indirimli 4 TL (Nasıl kime uygulanıyor bilmiyorum) motosiklet 16 TL, Otomobil 24 TL, Minibüs 120 TL diye gidiyor.
Bu ücretlere bir şey demiyorum, sadece bir bakış açısını gündeme getirmek istiyorum. Bu saydığım ücretli milli parklara Bolu dışından biri ya hiç gelmemiştir yada ömründe bir defa gelmiştir. Çok beğenenler belki daha sonra tekrar gelmiştir ama bütün hayati boyunca buraları ziyareti 3 ü, bilemedin 5 i geçmez.
Halbuki, biz Bolulular sene içinde defalarca gittiğimiz oluyor. Haliyle her girişimizde ücret ödemek zorunda kalıyoruz.
Acaba diyorum ilgililere, özellikle de sayın Valimize, bu parklara girişlerde Bolululara ve Bolu plakalı araçlara indirim uygulanamaz mı?
Dört Mevsim Turizm
Yeri gelmişken biraz da turizmi konuşalım. Ege ve Akdenize gidenler bilir, turizm çok gelişmiştir. Güneş, kum, deniz oralara can verir. Bolumuzda maalesef deniz olmadığı için bu turizm gelişmemiştir. Yukarıda saydığım milli parklar ve Kartalkaya kış turizmi dışında dişe dokunur bir gelişme yok. Oralara gelen turist de şehir merkezine uğramadan geçer.
İlimiz ülkemizin en güzel illerinden birdir. Yazı, kışı, baharı hepsi ayrı bir güzellikte. Bunları neden değerlendiremiyoruz? Köylerimiz boşalıyor. Köyde kalanların çoğu yaşlılar, emekliler, dar gelirliler. Köyden şehire göç aynı zamanda şehirleşme sorunlarını da beraberinde getiriyor. Ekip biçeceğimiz verimli topraklara bina yapıyoruz.
Adına İster ekolojik turizm, ister doğa turizmi deyinköylerimizi turizme açmamız lazım. Bunun yasal altyapısını hazırlamakta siyasilere düşüyor.
Hem turizm hareketlenir hem de vatandaşın geliri artar.
Madem ki deniz kum güneş yok, biz de elimizdekileri değerlendirelim.