
“İmamın ordusu” bestseller adayı
Türkiye 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinde olduğu gibi kitap yasaklarıyla tekrar tanışmaya başladı. Gazeteci Ahmet Şık’ın daha basılmadan Sansasyonel hale gelen “İmamın Ordusu” başlıklı doküman ve kitap...
Türkiye 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinde olduğu gibi kitap yasaklarıyla tekrar tanışmaya başladı. Gazeteci Ahmet Şık’ın daha basılmadan Sansasyonel hale gelen “İmamın Ordusu” başlıklı doküman ve kitap taslağı ile ilgili olarak Türkiye genelindeki tüm kitabevi ve kırtasiyelere yazı gönderilerek dağıtım ve satışının yasaklandığı ifade edildi. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Aksungur kitapevi temsilcisi Kerem Alagözoğlu ;”Ne yaparlarsa yapsınlar bu kitabın okunmasının önüne geçemezler, Kitap basıldığı anda birçok kitabevi dükkânın önüne tezgâhı koyup kitabı satmaktan da çekinmeyecektir” dedi.
Türkiye genelindeki tüm kitabevi ve kırtasiyelere gönderilen mahkeme kararında, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile “İmamın Ordusu” isimli doküman ve kitap taslağının dağıtım ve satışının yasaklandığı belirtildi. Söz konusu tebliğin henüz ellerine ulaşmadığını söyleyen Aksungur kitapevi temsilcisi Kerem Alagözoğlu “Türkiye çok ilginç bir süreçten geçiyor. Hitler döneminde bile kitaplar basıldıktan ve okunduktan sonra yakılmıştı. Türkiye’de ise daha kitap basılmadan dağıtım yasağı konuluyor ne yaparlarsa yapsınlar bu kitabın okunmasının önüne geçemezler” diye konuştu. Söz konusu tebliğin henüz ellerine ulaşmadığını tekrarlayan Alagözoğlu; “Kitap gerek sanal ortamda gerekse de el altından yüz binlerce hatta milyonlarca okuyucusuna ulaşacaktır. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül bile geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında bu tip uygulamaların Türkiye’ye yakışmadığını ifade etmişlerdi. Hal böyle iken 2011 yılında daha basımı bile yapılmayan bir kitap hakkında bunca gürültü kopartılması oldukça düşündürücüdür” dedi. Geçen yıl yaz sezonunda en çok sattıkları kitabın Hanife Avcı’ya ait olan “Haliçte yaşayan Simonlar” kitabı olduğunu hatırlatan Alagözoğlu;“Kitap basıldığı anda birçok kitabevi dükkânın önüne tezgâhı koyup kitabı satmaktan da çekinmeyecektir.”diye konuştu.
Dokunan yanar!
Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı 'İmam’ın Ordusu' ile ilgili olarak polis Radikal Gazetesi'ni aramış ve Ertuğrul Mavioğlu'nun bilgisayarındaki kitap taslağını almıştı. Uzun zamandır tartışılan 'İmamın Ordusu'nun taslağı Twitter'dan paylaşıldı.
298 sayfa olan taslağın ilk sayfasında Şık'ın tutuklanırken söylediği 'Dokunan Yanar' sözleri başlık olarak yer alıyor.' Cumhurbaşkanı Gül, Ahmet Şık'ın kitabının toplatılmasının yersiz olduğunu söylemiş ve bu gelişmenin satışlarını artıracağını dile getirmişti.Radikal'de Ertuğurul Mavioğlu basılmadan imha edilen Ahmet Şık'ın 'İmamın Ordusu' adlı kitabının içeriğini yazmıştı…İşte Mavioğlu’nun yazısının önemli satır araları…
İşte o kitap
Kitabın giriş bölümünde tüm laiklik söylemlerine karşın devlet ile İslam arasındaki ‘ihtiyaç’ ilişkisi anlatılıyor. Ve şimdi laik kanadın ‘İslami tehlike’ dediği akımların, 12 Eylül döneminde cuntacılar tarafından palazlandırıldığı gerçeğine yapılan sıkı bir vurgu. Kitapta yapılan tespite göre, sol ve sosyalist akımların tasfiyesi karşılığında İslami hareketin palazlandırılması, ABD’nin ‘yeşil kuşak’ projesiyle doğrudan bağlantılı.
Kitapta sadece 12 Eylül döneminde değil, farklı dönemeçlerde de Fethullah Gülen cemaatinin uyumuna dikkat çekiliyor. İlk siyasi tedrisini ‘Komünizmle Mücadele Derneği’nde görmüş bir kişi açısından anormal bir durum da değil bu. Yeni Asya gazetesinden Mehmet Kutlular’ın uzun bir röportajından yer yer alıntılara da bu nedenle yer verilen kitapta, 12 Mart Muhtırası sonrasında devletin Gülen cemaatini desteklediği, aynı cemaatin 28 Şubat sonrasında ise Refah Partisi’ne karşı alternatif yapılmaya çalışıldığı anlatılıyor. Fethullah Gülen’in bu konudaki bir röportajından aktarılan pasajlarda, 12 Mart’tan sonra tutuklanmış ve yedi ay hapis yatmış olmasına rağmen Gülen’in devlete bağlılığında herhangi bir eksilme olmadığı vurgulanıyor. Kitapta Fethullah Gülen’in hayatına ilişkin de uzun anlatımlar yer alıyor. Erzurumlu bir vaizken giderek küçük bir devletçik haline dönüşen bir cemaatle ilgili Ahmet Şık’tan çok önce yazılmış pek çok yazı ve kitapta da var bu bilgiler. Kitapda Işık Evleri örgütlenmesi, Gülen okulları ve Sızıntı dergisinin cemaat tarafından nasıl kullanıldığına dair bazı tespitlere yer veriyor. Kitapta, medyanın Gülen cemaati için önemi, Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi yayın organlarına yapılan vurgular da var. Kitapta Susurluk döneminde Gülen’in aldığı tutum, ayrı bir başlık halinde. Aktarılan bir röportaja göre Fethullah Gülen, Susurluk’un daha derinlere gitmesinin, milli birlik ve beraberliğe zarar vereceği inancında.
Zurnanın zırt dediği yer
AKP iktidarı döneminde Gülen cemaatinin bakanlıklar ve bürokrasi içinde nasıl hızla örgütlendiği anlatılıyor. Ve tabii yıllardır içten içe kaynadığı bilinen Emniyet teşkilatı içinde de. “Emniyet cemaatin silahlı birimi mi?” sorusu ortaya atılıyor ve yanıtı aranıyor. Polis okulları, İstihbarat, Organize Suçlar, Personel gibi birimlerde kitabın iddiasına göre Gülen cemaati tavan yapmış. Kitabın adının ‘İmamın Ordusu’ olmasının asıl nedeni de burada.
Kitaba göre, Gülen cemaati Emniyet içindeki örgütlenmesine Personel Dairesi’nden başladı. Ardından İstihbarat Dairesi. Çünkü İstihbarat Dairesi, teknik takip, izleme ve dinleme faaliyetleri konusunda son derece stratejik bir konumdaydı. Bunun için de yetişmiş insan gücüne ihtiyaç olduğu kesin. Kitabın buna dair de bir iddiası var: Işık Evleri’nde yetiştirilen gençler sistematik bir biçimde, polis kolejleri ve polis akademisine alındı. Bu gençlerin polis yapılması ve sonra terfi etmelerinde çeşitli oyunlar da söz konusu, kitaba göre. Sınav sorularının çalınması, hileli kuralar stratejik noktaları ele geçirmek için..Kitapta cemaatçi polislere yer açmak için başka polislere yönelik ayak kaydırma operasyonları yapıldığı da yazılı. Kimliği belirsiz ihbarlar, kimi polislere kurulan tuzaklar anlatılıyor kitapta. Bazı polislere itibarsızlaştırma, rütbe düşürme yöntemleri kullanılarak bir yandan tasfiyeler yaşanırken, bir yandan da cemaatle ilişkili olduğu iddia edilen polisler kıdemlerine bile bakılmaksızın hızla terfi ediyorlar. Kitapta tüm bunlar isimler verilerek yazılıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.