DİYANET TAKVİMİ

Takvim kısaca zaman ölçme birimidir. Zamanın asır, yıl, ay, hafta ve gün esasına göre belirlenmesi aracıdır. İnsanoğlu tarihin ilk dönemlerinden beri belli esaslara uyarak zamanı belirlemeyi, bunun içinde güneş ve ayın hareketlerini esas alan belirlemeler yaptığı bilinmektedir. Zaman, zamanda karşılaştıkları büyük felaketleri ve izahı zor olayları başlangıç kabul ederek zamanı belirlemeye çalışmışlardır. Büyük milletler ve eski medeniyetler insanlığa takvim konusunda da öncülük yapmışlar ve günümüze kadar kullanılan değişik takvimler tespit etmişlerdir. Mesela milletimizin Orta Asya da kullandığı on iki hayvanlı takvim, Selçukluların kullandığı Celali takvimi ve Osmanlıların mali düzenlemeleri esas alarak kullandığı Rumi takvim bunlardandır. Rumi takvimde yılbaşı 1 Mart olarak belirlenmiş, Türkiye Cumhuriyeti bu tarihi yeni bütçenin kabulü ve uygulanmasına başlangıç olarak çok yakın zamana kadar kullanmıştır.

Günümüzde genel olarak iki takvim kullanılmaktadır. Bunlardan biri Miladi takvim diğeri de Hicri takvimdir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kullandığı Rumi takvimi Miladi takvime çevirmiş, dini günler için Hicri takvimi kullanmaya devam etmiştir. Miladi takvim dünyanın güneş etrafındaki bir kerelik dönüş süresi olan 365/366 günü bir yıl olarak kabul eder. Hicri takvim ise ayın dünyamız etrafındaki 12 defalık dönüş süresi olan 354/355 günü bir yıl kabul eder. Bu nedenle hicri takvimin bir diğer adı da Kameri (Ay) takvimdir.

Hicri takvim Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ettiği Miladi 622 yılını takvim başlangıcı kabul eder. Yılbaşı Muharrem ayının biridir ve Hz. Ömer zamanında Hz. Ali’nin başkanlığında düzenlenmiştir. Ayın dünya etrafında bir kerelik dönüş süresi olan 29,5 günlük süre bir ay kabul edildiğinden bazı aylar yirmi dokuz,  bazı aylar otuz gündür. Buna göre bir yıl bazı yıllar 354 bazı yıllar ise 355 gün sürer ve güneş yılını esas alan Miladi takvime göre 10/11 gün kısadır.

Bu girişten sonra esas üzerinde duracağım konuya geçebilirim. Benim çocukluğumda hatta gençliğimde evlerde, okullarda ve resmi dairelerde SAATLİ MAARİF TAKVİMİ diye bir takvim kullanılır, dini ve milli günler bu takvimde belirtilir, ona uyulurdu. Yine aynı kurum tarafından cep defterini andıran bir de cep takvimi piyasaya sürülür, bazı kimseler bu takvimi de ceplerinde taşırlardı. Daha sonra  duvar takvimi basan kurumlar arttı. Hatta bazı ticari şirketler müşterilerine hem masa takvimi, hem de duvar takvimi dağıtmaya başladılar. Şimdilerde dini cemaatler de duvar takvimi hazırlayıp pazarlıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı da duvar takvimi hazırlayıp pazarlayan kurumların başında gelmektedir. Hatta takvim pazarının çok büyük bir kısmını elinde bulundurduğundan eminim. Her sene Kasım ve Aralık aylarında camilerde din görevlileri aracılığı ile cemaatin kullanımına sunulan bu takvim kurumun önemli gelir kaynaklarından olsa gerektir.

Her bölgede iki, üç ve dört il  bazında hazırlanan bu takvimin birinci sayfasında  günün tarihi, o tarihle ilgili geçmişte meydana gelmiş önemli  olayları, Hicri ay ve günleri, takvimin dağıtımı yapıldığı il ve bağlı ilçelerin namaz vakitleri, arka sayfasında da bazen bir ayetin ya da hadisin meali ile uygun gördükleri belli konularda kısa açıklayıcı bilgiler verilmektedir. Bu bilgilerin çok dikkatsiz hazırlanmasından dolayı geçmiş yıllarda epey tartışmaların yaşandığı ve Cumhuriyetimizle barışık olmayan yazıların yayınlanmasından dolayı Diyanetin hedefe oturtulduğu bilinmektedir.

Genelde biz takvimden günün tarihine bakarız. Bulunduğumuz yerin ezan saatlerini, Ramazan ayında ise imsak ve iftar vakitlerini, bayram namazı saatini ve çok azımız da güneşin batış ve doğuş saatlerini takvimden takip ederiz. Ancak Diyanet takviminde hepimizin gözünden kaçtığı bir hizmet daha var. İçinde bulunduğumuz gün itibariyle gökyüzündeki ayın halini de resimleyip koymuşlar. Biz takvimden hicri ayı kaçıncı gününde olduğumuza bakmadan da resme bakarak anlayabiliriz. Ayın ilk  gününden tam ay oluşuna kadar ve ay sonunda ayın son gününe kadar ayın gökyüzündeki halini o resimlerden takip edebilirsiniz. Ayın ilk günü yani yeni ayı, ayın ilk dördün halini, tam ayı, ayın son dördün halini ve son ayı, aralarındaki ayın evrelerini resimlerle takip ederek içinde bulunduğumuz zaman hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür.

Ancak bir şartla. Konu bilenlerin titizlik göstererek hazırlamasına bağlı. Diyanetin bu sene hazırlayıp insanımızın kullanımına sunduğu 2022 yılı takvimi maalesef bu titizlikten çok uzaktır. Mesela Kurban Bayramı Zilhicce ayının onuncu günü başlar. Yani gökyüzündeki ay on günlüktür. Takvimdeki resme bakarsanız Zilkade ayının son gününü görürsünüz. Yani bırakın Zilhicce ayının onunu, bu aya girilmemiş bile. Bu yazının yazıldığı Temmuz ayının 17’sidir. Zilhicce ayının ise 18’idir. Takvimdeki yapılan resimde ise Zilhiccenin yedisi görülmektedir. Gerçekte ise biz Zilhiccenin 18. Günü içindeyiz ve gökyüzündeki ay tam ay devresini kapatmış neredeyse son dördüne yaklaşmaktadır.

Bu durum ciddiyetsizliği göstermektedir. Bu güne kadar yapılmış şikâyetlerde Diyanet İşleri Başkanlığını yıpratmamak için tartışmaların hep dışında kalmaya gayret gösterdim. Hatta İslâm Devletleri arasındaki Rü’yet-i Hilâl toplantılarında Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı Ramazan’ın, bayramın başlama tarihlerini kabul etmeyen bazı İslâm ülkelerini kınar, teknolojiye ayak uyduramamakla eleştirirdim. Diyanet İşleri Başkanlığı hazırladığı yıllık takvimde öyle yanlışlık yapmış ki, bırakınız saatli yanlışı, bir aylık zaman içinde on bir günlük zaman hatasını bile görememiştir. Bu dediğimi daha iyi anlamak için gökyüzündeki ayın görünümü ile takvimdeki günün yaprağında gösterilen ayın görüntüsünü mukayese etmek yeterlidir.

 Diyanet İşleri Başkanlığının 2023 yılı için hazırlayacağı takvime daha ciddiyetle eğilmesini, kusurluları affetmemesini bekler; başını siyasetin içinden çekip yönünü hakikate çevirmesini, ilhamını siyasi çekişmelerden değil kurucusu Merhum Rıfat Börekçi Hocadan almasını ve Yüce Türk Milletine bu yolda hizmet vermesini temenni ederim. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar