İlhami Candemir

İlhami Candemir

EKONOMİNİN GERÇEKLERİ

Fakir fukaranın,garip gurebanın kurban bayramında görebildiği kırmızı etin aşırı fiyatını frenlemek ve dengelemek için Macaristan’dan kasaplık canlı hayvan ithal ediliyormuş. Medya haberleri böyle. Bu haberler, “ben ekonomistim” diyenlerin , “ bizim uyguladığımız ekonomi modeli TÜRK TİPİ ekonomi modelidir” diyenlerin, ekonominin gerçeği olan ARZ-TALEP kuralına teslim olduklarını gösterir. Et ithal edilip arzı(sunumu)artırılarak etin fiyatı aşağı çekilecekmiş, ha şunu bileydiniz.

Sayın okurlar,muhterem maliye bakanımız bir TV konuşmalarında o kendisine has gülümsemeleri ile “ hatura matura malı götüre” tekerlemesi gibi ORTODOKS ve HETEREDOKS dediler ve kafamı karıştırdılar.Not/Bu tekerleme bana aittir başka yerde aranmasın. Bizim kuşak-ihtiyar delikanlılar- hukuk fakültesinde okutulan ve öğretilen ders kitaplarında bu kelimeleri görmemiştik. Nedir bunlar diye merak ettim v e öğrenmenin yaşı olmaz diyerek araştırdım. Bu iki kelime hakkında pek çok ekonomistin görüşleri olduğunu gördüm, inceledim. Ancak bir gazete makalesine bu görüşleri sığdırmam mümkün olmadığından yalnız şu kadarını söyleyebilirim; Pazarda arz-talep kuralı sonucu oluşan duruma sadık kalınırsa yani müdahale edilmezse buna ORTODOKS politika yani liberal politika deniliyor, fiyatları kontrol altında tutmak için devletin müdahalesi ile oluşan ekonomik duruma ise HETERODOKS politika yani müdahaleci politika deniliyor. Teşbihte hata olmaz yani benzetmede hata olmaz diyerek bu durumu bir örnekle pekiştirmek istiyorum. Akan suyu kendi haline bırakırsanız bu duruma Ortodoks politika, suyun akışına müdahale ederseniz bu duruma da HETERODOKS politika yani müdahaleci politika deniliyor. Akan suya müdahale ederek suyun bir kısmını kendi bahçesine akıtma politikasına ise heb bana rebbena politikası denilir. Hadi bu cümle de ekonomi dünyasına armağanım olsun, belki ders kitaplarına geçer. Arz-talep kuralı doğa kanunu gibidir, hayatın her alanında kendisini gösterir. Bir yıl yağmur yağmaz kıtlık olur gıda ürünlerinin fiyatı DOĞAL OLARAK yükselir( ÜRÜN AZ olduğu için) ,aksine yağmur beklendiği kadar yağar bolluk olur, gıda ürünlerinin fiyatı DOĞAL OLARAK düşer( ÜRÜN ÇOK olduğu için). Bakıldığında bu fotoğraf bize gıda ürünlerinin fiyatını düşürebilmenin tek yolunun ÜRETİMİN artırılmasında olduğunu gösterir.

Üretimin önemine binaen diyorum ki Ukrayna’nın, dünyanın en büyük TAHIL AMBARI olduğu yönündeki haberleri sık sık duyuyoruz. Merak ettim araştırdım, öğrendim ki, Ukrayna’nın nüfusu 42 milyon,yüz ölçümü 603.700 KM2”, topraklarının %55 ekilebilir durumda, kaba hesap ekilebilir alan 300.000 KM2. Şimdi gelelim bize,85.milyon nüfusumuz var, 783.562 KM2 toplam alan,bunun %30 ekilebilir durumda,kaba hesap 235.000 KM2 ekilebilir toprağımız var. Bu tablo karşısında diyorum ki 300.000 KM2 ekilebilir toprağı olan Ukrayna DÜNYANIN TAHIL AMBARI oluyor da biz –bırakalım dünyanın tahıl ambarı olmayı- kendimize yeter tahılı üretemediğimiz gibi 2022 verilerine göre üç milyar dolar ödeyerek 7.9 milyon ton buğday ithal ekmişiz. Bu nedenle tekrar ediyorum ,halkı doyurmak istiyorsak-ki istemeliyiz- o zaman üretimi artırmalıyız. İşte o zaman hem milyon tonluk tahıl ithalatına ve hem de Macaristan’dan kasaplık canlı hayvan ithalatına gerek kalmaz ve milyar dolarlar savrulmamış olur diye düşünüyorum. Duymuştum, rahmetli Necmettin Erbakan hocamız Suudi Arabistan kralına ”siz çok şanslısınız, topraklarınızın altı cevher dolu” deyince Kral” sizin topraklarınızın da üstü cevher dolu, tarım alanları ve ormanlarla kaplı” diye cevap vermiş ve bana göre tabii ki doğru söylemiştir ama bizim TOPRAKLARIMIZIN ÜSTÜ cevher dolu olması bir şey ifade etmiyor,ne zamanki bu cevherleri değerlendirecek politikalar üretilirse işte o zaman bir anlam ifade eder.

EN FAZLA İKİ DEFA

Sayın okurlar şimdi de TÜRK TİPİ ekonomiden gelelim TÜRK TİPİ demokrasiye. Bu demokrasiye “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” deniliyor. Dünyada böyle bir sistem yok. Bizler halen Türk tipi ekonomi ve Türk tipi demokrasi ile yönetiliyoruz. Bu TÜRK TİPİ demokrasinin her alandaki tahribatı, toplumu doğal olarak siyasal anlamda alternatif arayışlara yönlendirdi ve adeta sürükledi. Bu nedenle ittifaklar oluştu. Altılı masa olarak da adlandırılan Millet İttifakı bu SİSTEMİ değiştirmek için neler yapılabileceğini, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” adı altında iki bini aşkın vaatler halinde milletle paylaştı.Bu program millet tarafından nasıl bir kabul görür bilemem. Bu amiral gemisinin (Millet İttifakı) kaptanı kim olacak, hala gizemini korumakta ise de Cumhur İttifakı’nın adayı mindere çıktı, bu aday Recep Tayyip Erdoğan. Bilindiği gibi kendileri iki dönemdir cumhurbaşkanı. Anayasanın 101. maddesine göre üçüncü kez aday olabilmesi hukuken mümkün mü değil mi? Tartışmalar aldı başını gidiyor. Anayasanın 101.maddesi meri yani canlı iken bunu hiçe sayarak OLABİLİR diyen koca koca hukuk prof. bile var. Tabi İlhami durur mu o da katıldı bu tartışma kervanına bakalım ne inciler! dökecek görelim; Anayasamızın 101.maddesinde” bir KİMSE en fazla iki defa cumhurbaşkanı SEÇİLEBİLİR” denilmektedir. İki kez Cumhurbaşkanlığı yapmasına rağmen sayın Recep Tayyip Erdoğan “yeni sistemle kronometre durdu, yenisi başlıyor, bu nedenle aday olabilirim” demektedirler. Hatta- ne demekse-hukuk da var, guguk da var dediler. Hukuk da var guguk da var ama Demokles’in Kılıcı gibi anayasanın 101.maddesi de bulunduğu yerden size öksürür gibi yapıp ÖHÖ ÖHÖ diyerek ben buradayım diyor. Bu durum, ev halkı evin reisini unutarak kendi aralarında konuşurlarken reis ben buradayım der gibi öhö öhö demeye benziyor. Bu nedenle diyorum ki aday olamazsınız hatta OLMAMALISINIZ. Zira siz anayasanın 103.maddesine göre anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye bağlı kalacağınıza dair Büyük TÜRK Milleti ve tarih huzurunda yemin ettiniz. Neyse uzatmayalım, sayın C.Başkanımızın aday olup olamayacağına ilişkin benim HUKUKİ görüşüm bu. Peki HUKUK bu ama Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği GUGUK bu duruma ne diyecek merak ediyorum. Not/ Benim bildiğim guguk, “kanun örümcek ağı gibidir,zayıflar takılır kalır,güçlüler deler geçer” görüşünü temsil eder. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu hangi anlamda söylediler bilmiyorum. Nokta. Ayrıca YSK, referandumda, kanunun açık hükmüne rağmen mühürsüz oy pusulalarını geçerli saydım diyerek ”ben yaptım oldu” dedi, acaba bu konuda ne diyecek onu da merak ediyorum.

Sayın okurlar, bir zamanlar Osmanlı Devleti’ne ‘HASTA ADAM” yakıştırması yapılmıştı ya işte ben de bu yakıştırmadan esinlenerek diyorum ki;Ey benim demokratik HUKUK devletim HASTALANDIN mı yoksa, her gerçek vatansever gibi ben de ölürüm senin için. Hoşça kalın.4. Nokta.01/02/2023

İLHAMİ CANDEMİR

Önceki ve Sonraki Yazılar