
Erol YILDIZ
KADINA ŞİDDET VE DEMOKRASİ
Arada bir tebdili mekanda hayır vardır derler. Uzun bir aranın ardından tekrar siz değerli okurlarımla buluşmak, sanırım bana çok iyi geldi. Hani bir şarkı vardır, “İkinci bahar yaşıyor ömrüm” diye sözlerinin başladığı. İşte ben de sizlerle daha mutlu olacağımı düşünerek, gazetemin bana yönelttiği teklifi değerlendirip, yeni bir bahara kucak açtım.
İlk yazımda neleri karalayayım diye çok düşündüm. Aslında o kadar çok yazılacak var ki, her birinin ucundan birer kelime koysam sanırım makale değil, kocaman bir kitap olacak konumdadır. Ben bu ilk yazımı kadınlarımız ve demokrasi olarak yazmaya karar verdim. Elbette her bir kadınımız ve onların başarısı, demokrasimizin gereğidir. Onlara yapılan haksızlık ve şiddet ise demokrasinin yaraş aldığının bir göstergesidir.
Sokakta basit bir anket yapabilirsiniz. Ben yaptım. Karşınıza çıkan her erkeğe “Hayatta en çok kimi seversiniz dediğinizde cevap hazırdır. Diyeceği iki kişi vardır. Biri annesi, diğeri ise ya karısı ya da sevdiğidir. Nasıl bir iştir ki, karısı veya annesini kadın yerine koymayan sayı o kadar çok olduğunu düşünmeye başladım. Kendi çıkarlarınsa dokunulduğunda en sevdiği annesi veya diğerleri. Başka zamanlarda ise kadının hükmü yok niteliğindedir. Ona cop sallayanlar, gaz sıkanlar, sopa atanlar, hatta daha ileri boyutta anlatılırsa bıçak sokanların vicdanları rahat değildir. Bu hareketleri yapanlar, evlerine gittiklerinde mutlak surette vicdan azabı çekiyorlardır. Bunun tersini düşünemiyorum bile. Bağlı olduğu amirlerinin verdiği talimatlarla yapılan bu tarz eylemler ancak vicdanlarla soğuyabilir. Öldürmek isteyenler ise, çok daha farklılar. Onlar birilerinden nemalanmak amacı taşıdığından hiç şüphem yok. Baktılar ki, ses çıkaran yok. İstedikleri gibi at oynatıyorlar. Üstelik de son bir yılda kadınlara yapılan şiddet ve cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Daha bir hafta önce, kadına yönelik şiddet ile, hem de 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününde dört kadınımız hunharca cinayete kurban gitti. Bir hafta içinde sadece bir gün anılan bu kadınlar, geri günlerde yerini koltuk sevdasına bıraktığı ve halen ülkemizin kanayan bir yarası olan bu ölümlerin ortadan kalkması için hiçbir girişim bile yok. Ne bir kanun, ne de eskisinin yenilenmesi gibi lüks yok. Seçim zamanı yaklaşıyor. Adaylar ilk olarak, değerli analarımız diyerek, kadınlarımıza kucak açacaklar. Bundan eminim. Diyecek söz çok ama anlayanlara.