Ceren Cansu Yılmaz

Ceren Cansu Yılmaz

LAFTA KALMASIN…

Tarih 10 Kasım 2022. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aramızdan ayrılışının 84. Yıl dönümü… Kaybedişimizin üstünden yaşadığı yıllardan daha fazla zaman geçmesine rağmen hala nefes aldığını hissettiğimiz, her gün bizimle birlikte tekrar tekrar yaşattığımız yegane insanın ölüm yıl dönümü…

Söylenecek söz çok elbet. Özlem çok, minnet çok. Dünya’nın gelmiş geçmiş en büyük liderine sahip olmak, onun kurduğu devletin kadını, genci olmak, onun yaptığı devrimlerin izinden gidebilmek, onun sağladığı haklara sahip olmak, Dünya’nın hayranlık duyduğu bir liderin evlatları olmak ne büyük bir lütuf…

Görüyoruz, derinden hissediyoruz her geçen gün ona olan sevgimizin azalmadan çoğaldığını. Keşke başımızda olsaydı demekten kendimizi alamıyoruz. Ülkenin, Dünyanın geldiği bu noktalardan sonra daha da arıyor insanın gözü onun varlığını, kalbi daha da istiyor yaşıyor olmasını.

Evet her gün söylüyoruz biz, gencimizden yaşlımıza hepimiz onun ölmediğini, içimizde ilelebet yaşadığını ve her zaman da yaşayacağını. Ama gelin bu söylediklerimiz artık lafta kalmasın… Bize verdiklerine, öğrettiklerine, bakış açısına, düşüncelerine, layık olduğu gibi hakkıyla sahip çıkalım. Biliyoruz hepimiz, eğer biz kadınlar bugün istediğimiz işte çalışabiliyor, okuyor, istediğimizi giyebiliyor, istediğimiz insanla evlenip, bizi yönetecekleri seçebiliyorsak Ata’mız sayesinde. Biz ülke olarak savaş sonrasındaki yoksulluğumuzdan kurtulduysak onun toprağa, üretime, üreticiye duyduğu saygı, kurduğu fabrikalar sayesinde. Eğer insanlar şu an bir zanaata, mesleğe sahipse onun kurduğu köy okulları ve enstitüler sayesinde. Bizim ülkemizde tiyatrolar oynanıyor, bale gösterileri yapılıyor, sanat etkinlikleri oluyor ise bu onun sayesinde. Bilime önem veriliyor, yola ilim ışık yapılıyor ise yine onun sayesinde. Sahip olduğumuz özgürlüklerin hepsini onun sayesinde kazanmışken, bize bu verdiklerine karşın şu an bizim onun bu hatırasına yaptığımız ne peki? Soruyorum size, yoktan var ettiği bir ülkeyi, kurulan fabrikalarla, yaptığı üretimle, tarımla, hayvancılıkla dışa bağımlı olmaktan yıllar öncesinde kurtarmışken, günümüzde iğneden ipliğe her şeyde dışa bağımlı olmamızın hesabını nasıl verecek, buna ses çıkarmayışımızı nasıl açıklayacağız ona?

Ülkenin geldiği noktada üniversite mezunu çoğu insanın işsiz olmasından dolayı gençlerin okumayıp, kolay yoldan para kazanmanın yollarını aramasını nasıl açıklayacağız? Gençlerin, ülkenin aydınlık yüzlerinin gelecek kaygısı sebebiyle ülkeyi terk ettiğini nasıl açıklayacağız? Özgürlüklerimizin birer birer elimizden alınmaya çalışılması karşısında sessiz kalışımızı nasıl açıklayacağız? İlime sırtımızı dönmemizi, her geçen gün ileriye gitmemiz gerekirken geriye gitmemizin hesabını nasıl vereceğiz?

Sevmek, özlemek, anmak lafla olmuyor. Hele ki bu insan Atatürk’se hiç olmuyor. Sahip çıkmak gerek, baştan aşağı bize verdiği her şeye hakkıyla sahip çıkmak gerek. İnadına yüzümüzü bilime, aydınlığa çevirmemiz gerek. Üretime birlik olarak destek vermemiz gerek. Sanatı, sanatçısı olmayan bir ülkenin gelişmeyeceğini bilip, sanatın ve sanatçının yanında olmamız, yanında olunmasını sağlamamız gerek. Şimdi diyeceksiniz biz bunu nasıl yapacağız diye. Asıl bunu biz yapabiliriz işte. Çünkü güç biziz, irade biziz.

Gelin artık onu yattığı yede huzurla yaşatalım. Bizi göklerden, bir yerlerden gördüğüne inanıyorsak eğer ona layık olalım. Çünkü bu bizim boynumuzun borcu. Çünkü biz ona minnettar ve ona bunu borçluyuz.

Bugünün benim için başka bir anlamı daha var. Rahmetli babam İsmail YILMAZ’ın doğum günü. Söylenecek çok şey var ama hani bazen kelimeler yetersiz kalır ya bu da öyle bir şey işte… Babam! Biliyorum görüyorsun, duyuyorsun beni. Dünyaya bir daha gelsem yine senin kızın olmak isterdim. Bana öğrettiğin her şey, bana bıraktığın ismin için sana minnettarım. Son nefesime kadar sana layık olmaya çalışacağım. Aldığım her nefes senin için, seni yaşatabilmek içindir bunu böyle bilesin. Seni seviyorum, çok seviyorum.

Haftaya görüşmek dileğiyle. Sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar