MİLLİ BİRLİĞE LOZAN SUİKASTI VE AKİLLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ

Bu sütunda en son yazım 21 Ağustos Pazartesi günü yayınlandı. Yaklaşık bir buçuk aydır başta sağlık sorunlarım olmak üzere bazı özel sebepler nedeniyle Ankara’da bulunuyordum. Bu nedenle yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Merak eden okuyucularımın çoğu telefonla bana ulaşarak yazılarıma ara vermemin sebebini öğrenmek istediler. Onlara olanları anlattım. Yazımın altına mesaj göndererek açıklama yapmamı isteyen okuyucularım ve bilhassa öğrencilerim oldu. Buradan onlara ve arayan tüm okuyucularıma teşekkürlerimi sunuyorum.

Yazamadığım bu süre içinde ülkemizde önemli gelişmeler oldu. İç ve dış problemler artarak devam etti. Gelişmeler milletimizi elbette endişelendiriyor. Arada ümit verici iyi şeyler de oluyor. Mesela “Yenikapı ruhu” diye adlandırılan milli birlik ve beraberliğimizi pekiştiren uzlaşma bunların başında gelmektedir. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere siyasi parti genel başkanlarımızın İstanbul Yenikapı mitinginde bir araya gelip halkımıza ihtiyacımız olan birlik ve beraberlik mesajları vermeleri hepimizi mutlu etti. Bir milyonun üzerinde bir katılımla gerçekleştirilen bu miting yakın tarihimizin en mutlu dönüm noktası sayılmalı ve bu mesut buluşmanın verdiği çok ihtiyacımız olan kardeşlik duygularımızı bütün milletimize ulaştırmaya, bu milli birlik ve beraberlik güçlendirilerek yaşatılmalı, uzun zamandır siyasilerimizin gerçekleştirdiği ayırıcı ve kamplaştırıcı hava ülkemiz üzerinden kaldırılmalıdır.

Üzerinde titizlik göstererek yaşatmaya ve güçlendirmeye gayret göstermemiz gereken bu birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu endişe ettiğimiz gibi kısa ömürlü olduğu görülmektedir. Sonuçta günahı herkesin birbirine atacağından şüphe edilmeyen bu durumun elbette müsebbipleri ortaya çıkacaktır. Ancak bu ruhu yaşatmanın ve herkesten daha ziyade koruma altında bulundurması gerekenlerin başında Sayın Cumhurbaşkanı ve iktidar mensupları olması gerekirken üzülerek görüyorum ki bu “Yenikapı Ruhu” onlar tarafından tahrip edilmeye çalışılmakta ve çok küçük siyasi oyunlara alet edilmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın geleneksel hale getirdiği Muhtarlar toplantısının sonuncusu Beş tepe’de yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan bu toplantıda muhtarlara seslendiği konuşmasının bir yerinde hiç de lüzumu yokken sözü “Lozan” antlaşmasına getirerek “Birileri bize Lozan’ı zafer olarak yutturmaktadır” demiş, yarım asra yakın bir meczup tarafından dile getirilen “Lozan zafer mi hezimet mi?” iddiasına sahip çıkmış, toplumda yeni bir yarılmanın kapısını aralamış ve “Yenikapı” ruhunun köküne dinamit değil, atom bombası koymuştur.

Bu konuşma yapıldığı andan itibaren hem milli birlik ve beraberliğimiz, hem de “Yenikapı ruhu” yeniden tartışılmaya başlanmış, taraflar birbirini beklendiğinin de ötesinde suçlamaya başlamıştır. İktidar partisi mensupları Sayın Cumhurbaşkanına sahip çıkmak amacıyla yanlışı savunarak ateşe benzin dökmeye çalışmış, tartışmanın öbür tarafı ise bu yanlışlıklara daha da büyük yanlışlıklarla cevap vermiş, yeni yeşermeye başlamış kardeşlik duygumuzu bir anda boğmuşlardır.

AKİLLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ
Son dönemin en önemli gelişmelerinden biri de Anayasa Mahkemesine yapılan atamalar olmuştur. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devlete sızmış bulunan FETÖ mensupları görevlerinden uzaklaştırılmakta ve ihraç edilmektedirler. Türk Silahlı Kuvvetlerinden, Türk polis Teşkilatından, Yargıdan, Milli Eğitimden ve diğer kamu kurumlarından çok sayıda FETÖ mensubu ihraç edildiler. Bu arada Anayasa Mahkemesinden iki üye de bu sebeple ihraç edilmiştir. Yerlerine yeni atamalar yapılmış ve yüksek devlet ricalinin katılımıyla yapılan bir törenle görevlerine başlamışlardır.

Anayasa Mahkemesi gibi çok önemli bir makama atananlardan biri de Yusuf Şevki Hakyemez’dir. Çoğumuz bu Yusuf Şevki Hakyemez’de kimdir diyecek. Bunu biliyorum. Hatta bu atamayı ne diye tartışıyorsun. Mutlaka hak eden biridir ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu atamayı yapmıştır da diyebilir. Ancak mesele bu kadar basit değildir. Yusuf Şevki Hakyemez memleketimizin başına bela olan çözüm politikalarını halka anlatmak için kurulan Akil Adamlar Heyetinin Batı Karadeniz Bölgesinde görev yapan ve Bolu’ya da gelerek ilimizde pek de hoş karşılanmayan bir toplantı yapan gurubun başkanıdır.

Yusuf Şevki Hakyemez başkanlığında Bolu’muzda yapılan toplantıda gurubun üyelerinden Oral Çalışlar açıktan cumhuriyetimizi hedef almış, devletimizi katillikle ve zorbalıkla suçlamış, “şimdi elimize bir fırsat geçti, Bu fırsatı iyi değerlendirelim” diyerek devletimizi hedef almış ve bu konuşma Yusuf Şevki Hakyemez tarafından itiraz edilmeden kabullenilmiş, benim gibi konuşmanın ruhuna karşı çıkan kişilere konuşma hakkı bile tanımak istememiştir.

Yusuf Şevki Hakyemez’in Anayasa Mahkemesine atanması bence Akillerin ödüllendirilmesidir. Dilim varmıyor ama gerçek akillerin de değil, cumhuriyetin yıkılmasını, devletin bölünmesini talep edenlere karşı sessiz kalanların ve ihanete ses çıkarmayanların ödüllendirilmesidir. Ne durumda olduğumuzun en önemli kanıtı olan bu durum bütün memleket severleri ürkütmektedir. Allah başımızdakilere basiret nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar