
Nizamettin Yıldırım
Netameli Konular
Sözlükte Netameli, tekin olmayan, gizli tehlikesi olan anlamındadır.
Birinci konumuz yayla evleri konusu.
Yayla evleri konusunda dönem dönem bir atak yapılır, göstermelik bir iki ev yıkılır, ev yapacaklara gözdağı verilir ve uyumaya bırakılır.
Bolu’da iki tür yaylacılık vardır.
Birincisi, hayvancılıkla beraber meyve ve sebze ekimiyle tarım da yapılabilen Üsatyaka köylerinin yaylaları,
İkincisi sadece hayvancılık yapılan Aladağlar mevkiindeki Altyaka köylerinin uyguladığı yaylacılık.
Bu gün iki gerçek yaylacılığı da yapanlar azınlıkta. Ekonomik ve sosyal durum geliştikçe bu tür faaliyetlerde şekil değiştirdi.
Ağaç ve ahşaptan yapılan evler betonarme, altında ahır olan evler otomobil garajı olan dubleks tripleks evlere bıraktı.
Yaylalarda yapılaşma imar barışı sırasında olağanüstü bir şekilde arttı. Bunların bir çoğu da imar barışından faydalandı.
Sorunun çözümü yıkmak değil, daha doğrusu adaletli bir yıkım gerçekleştirmek mümkün değil. Bunu yapabilmek için objektif bir şekilde gerçek hayvancılık yapanları önce tespit etmek gerekir. Bunu yapmak da zor. Adam yayladaki evinin altına iki koyun bağlasa ben hayvancılık yapacağım dese bunun samimi olup olmadığını nasıl sorgulayacaksın?
Bolu’da yaylacılık geleneği önemli bir kültür. Değişen şartlar karşısında da şekil değiştirerek artarak devam ediyor. Köylüler atalarından dedelerinden kalma yayla alanlarında şimdilerde sadece temel taşları kalmış eski evlerinin yerine kimisi derme çatma, kimisi villa tipinde evler yapıyorlar. Bazıları babalarının dedelerinin ekip biçtikleri arazileri tel örgüyle çevirerek sahiplenmeye çalışıyorlar. Esas sorunda bu ikisi zaten. Düzensiz ve plansız yapılaşma ve orman arazilerinin gaspı.
Bu iki olumsuz gelişmeye karşı devlet tedbir almalı. Ancak bunu yaparken olabildiğince adil ve objektif olmalıdır. Bunu sağlamak oldukça zor. Onun için sadece yıkarak önlem almak yerine soruna kesin ve köklü bir çözüm getirilmeli.
Düzensiz ve çevreye uyumsuz yapılaşmayı önlemek için örnek yayla evleri projeleri geliştirilmeli ve bu projeler köylerde ev yapacak kişilere verilerek bunların dışında yapılacak her türlü yapılaşmanın yıkılacağı söylenmeli.
Yaylalarda tarım artık eskisi gibi yapılmıyor, tarım yapacağım iddiasıyla çit, tel gibi şeylerle arazilerin kapatılmasına müsaade edilmemelidir.
İleri aşamada Bolu’da yayla turizmini geliştirip buraları turizme açarak Bolu’yu alternatif turizm merkezi haline getirebiliriz. Bu konuda iş siyasilere düşüyor.
İkinci konumuz Alaaddin Yılmaz.
Geçen hafta Belediye Başkanı Sayın Tanju Özcan, Alaaddin Yılmaz’ın adının Bolu’da bir sokağa verileceği haberi vardı. Sosyal medyada birden tepkiler çığ gibi büyüdü.
Tepkiler başkanlığından çok kişiliğine yönelikti. Güçlü olduğu dönemde kendisine baş kaldıranı ezen, pervasız bir şekilde siyasi gücünü kullanmasınaydı. Kamuoyuna yansıyanlar, Sayın Eyüp Ahi’nin dükkanının önüne moloz ve kum döktürmesi ve aylarca kaldırılmaması. Hisar tepesine yapılaşmaya karşı çıkan dönemin Mimarlar odası başkanı Sayın Semih Dimici’yi baskıyla istifa ettirmesi, proje prosedürlerinin belediyede yavaşlatılması, Muhalif gazetelerin bürolarına baskı, Kent meydanı projesine karşı çıkanların ruhsatlarının incelenmesi. Bu konuda bize de hiç sorulmayan iş yeri açma ruhsatı ertesi günü zabıtalarca soruldu. Muhalif gazeteci Sayın Kamuran Alagözoğlu’nun evinin suyunun kesilmesi. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Üç dönem tam 15 yıl belediye başkanlığı yaptı. Elbette iyi yaptığı şeyler yok değil. Genişletilen yollar, pis su, temiz su arıtma tesisi, Karaçayır ve Atatürk Orman parkları, ana hattı defalarca patlasa da şehir su şebekesinin yenilenmesi vs. diyeceksiniz ki yolsuzluk yaptı, eğer varsa bir yolsuzluk yerel iktidar değişti, yolsuzluğu bulur çıkarır, belgesiyle birlikte savcılığa verir. Belgelendiremiyoruz arşiv yangınında yandı diyorsanız o zaman yangını sorgularsınız yeni binada elektrik kontağı nasıl oluyor diye.
Bu kadar tepkinin ardından Alaaddin Yılmaz adı Bolu’da bir sokağa verilebilir mi? Sayın başkan belki iyi niyetli bu girişimi karşısında iki ara bir derede kaldı. Partisinin dışında sıradan vatandaşlardan da çok tepki var.
“Zirveye çıkarken gördüklerine selam vermeyi unutma inerken de aynı yolu kullanacaksın. ” diye bir söz vardır. Bir başka atasözü de der ki,
“ne ekersen onu biçersin”.
Yorumları Sayın Alaaddin Yılmaz da okuyordur herhalde. Acaba başkanlığımda yanlış yaptım şeyler de var diyor mudur?
İki netameli konu, yazmak da zor, çözmekte zor.
Görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak çözüm değildir.