Nizamettin Yıldırım

Nizamettin Yıldırım

Öğretmen

Hepimizin hatıralarında vardır öğretmeniyle ilgili anılar. Sanırım en çok da ilkokul öğretmenleri ile anıları vardır.

İlkokul öğretmenlerim merhum Cevat Fahri Başer ve Mahir Öztoprak  idi. Bir kez daha Allah’tan rahmet dilerim, mekanları cennet olsun.

Çömlekçiler köyü ilkokulu 1965-1970 arası. Öğretmenlerimiz de okulun lojmanlarında kalıyorlar. Cevat öğretmenin küçük oğlu Naci Başer de bizimle beraber. Mahir öğretmenimiz 4 ve 5 sınıfları, Cevat öğretmenimiz 1-3 sınıfları okutuyor.

Mahir öğretmenimiz ne kadar resmi ise, Cevat öğretmenimiz de bizimle o kadar ilgili.

Uzun teneffüsler olurdu ve biz bu araları dört gözle beklerdik. En gözde oyunlarımız, mendil kapmaca, kaydırak oynama, saklambaç. Bazı oyunlarımıza öğretmenimiz de dahil olurdu ve isterdik ki bizim takımdan olsun.

İlkokulda başarılı bir öğrenci idim. Dördüncü sınıfta iken yaz tatilinde şu anda İzzet Baysal Caddesinde özel idare binasının yerinde Gazipaşa ilkokulu vardı, burada özellikle köy okullarında okuyan parlak öğrenciler için kurs açılmıştı. Beşinci sınıflara açılmış olmasına rağmen beni de gönderdiler.

Gün geldi kader bizi de öğretmenliğe yönlendirdi.1978 yılında Bolu Eğitim Enstitüsünden mezun olarak kura çekerek Kahramanmaraş’ın bir köyüne tayinim çıktı.

O zamanlar yolu elektriği ve hiçbir imkanı olmayan bir dağ köyü idi. İki yıl görev yaptıktan sonra Gerede’ye geldim ve 15 gün sonra istifa ederek tekrar üniversite eğitimine başladım. Bu kararımda görev yaptığım o köylerdeki zorlukların büyük etkisi oldu.

Öğretmenliğin ne kadar önemli bir meslek olduğunu o iki yıllık dönemde yaşayarak öğrendim. Tabi bu arada Eğitim Enstitüsündeki hocalarımızın çabalarını görmemezlikten gelemeyiz. Okula girerken pek fazla önemsemediğim hatta hayal kırıklığına uğradığım öğretmenlik mesleğini o dönemin hocaları adeta kafamıza ve gönlümüze kazıdılar.

Öğretmenliğin ne kadar önemli olduğunu, gittiği bölgelerde yörenin aydınlanması için yapabilecekleri ve öğretmenliğin itibarlı prestijli bir meslek olduğunu adeta kazıdılar. Ve bizler her birimiz birer idealist öğretmenler olarak Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayıldık.

O köylerde verdiğimiz eğitimden çok, her türlü davranışımızla örnek olup rehber olmaya çalıştık.

Köye ilk geldiğim aylarda idi. Köylünün biri kaybolan keçisini ararken dağın yamacında biriken karın üzerine basıyor. Rüzgarın etkisiyle  sertleşen karda kayarak sürükleniyor. Tam uçurumdan düşecekken bir kaya parçasına takılıyor ve akşamdan sonra kurtarıyorlar.

Adamın atlattığı tehlike çok büyük olacak ki bir hafta yattı. Kurtuluşu şerefine mevlit okuttu tabi yemekli.

Gündüz vakti, ders de var fakat çocukların aklı orada olacak diye dersi bıraktım hep beraber mevlit alanına geldik. Mevlit başlamış, ben abdest almak için su istedim. Mevlidi dinledik kavurmalı pilavlarımızı da yedik.  Çocuklar için de değişiklik oldu.

O gün benim abdest alıp mevlit dinlemem köylülerin dikkatini çekmiş ve olumlu bir etki yapmış. İşte öğretmenin davranışlarının ne derece önemli olduğunu gösteren bir olay.

Günümüzde artık o  öğretmen profili yok. Öğretmenin değeri de erozyona uğradı. Ekonomik olarak alt gelir grubundalar. Pazarda limon satan, yumurta satan, ikinci bir iş yapan yada arayan bir eğitimcinin öğrencilerinin ve çevresinin gözünde ne kadar değeri olur?

Öğretmeni diğer mesleklerle bir tutamayız. Bir toplum için eğitim ne kadar önemliyse onu veren öğretmen de önemlidir. Öğretmenler ekonomik olarak güçlendirilmelidir. Tekrar toplumun önemli bireyleri haline gelmelidir. Öğretmenlik mesleği yapılabilecek sıradan bir meslek olmaktan çıkarılmalı, atanamayan öğretmenlerin istihdamı sağlanmalıdır.

Ayrıca, öğretmenlerin de kendilerini yetiştirmeleri, bilgilerini artırmaları, bilgi ve tecrübeleriyle sadece eğitime değil memleketin kalkınmasına katkı sağlamaimkanı verilmelidir.

Yaz aylarında yapılan seminerler şekilcilikten çıkarılıp öğretmenlerin bilgi dağarcıklarını geliştirecek yapıya kavuşturulmalıdır. Objektif ve adaletli bir şekilde başarı ve çabaları ölçülüp değerlendirilmeli, kaliteli öğretmenler ödüllendirilmelidir.

Atatürk’ün dediği gibi, yeni nesil bizlerin eseri olacaksa, önce öğretmenlerden başlamalıyız, gerisi zaten gelecektir.

Tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutlarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar