
Türkiye’nin yargılanan ilk ekran yüzü oldum
Türkiye’nin usta haber spikerlerinden Gülgün Feyman “Etkili konuşma ve Diksiyon Seminerleri” kapsamında geldiği ilimizde Bolu Olay gazetesi haber müdürü Hakan Karacaören’in...
Türkiye’nin usta haber spikerlerinden Gülgün Feyman “Etkili konuşma ve Diksiyon Seminerleri” kapsamında geldiği ilimizde Bolu Olay gazetesi haber müdürü Hakan Karacaören’in sorularını cevaplandırdı.
Türkiye’de mahkeme önüne çıkan ilk haber spikeri olduğunu söyleyen Gülgün Feyman ; “Ben bana verilen haber metinlerini sunmama rağmen Türkiye’nin yargılanan ilk ekran yüzü oldum. O süreçte herkes çok hata yaptı. Bu durum meslek hayatımda hüzünle anlattığım tatlı bir anıdır. Benim ceza alışım bu işlerin yasal zemine oturtulmasına yol açmıştır.”dedi.
Gülgün Hanım öncelikli olarak kentimize hoşgeldiniz. Bir asker kızı olarak Türkiye’nin çeşitli illerini gezdiğinizi biliyoruz. Kentimize bu ilk gelişiniz mi?
Bolu şehir merkezine ilk gelişim. Daha önceleri Ankara’ya gidip gelirken kendimi bildim bileli Bolu’dan geçmişizdir. Bolu dağında pişirilen ekmeklerden alıp mutlaka evime götürmüşümdür. Az önce yine 5-6 tane ekmek aldım. Bunları dilimleyip donduracağım ve bitene kadar ailece tüketeceğiz. Özellikle ekmeğiniz hayatımızın değişmez bir parçası konumunda…
Biz sizi TRT’nin tek kanallı döneminden çok iyi hatırlıyoruz. Sonra Türkiye’nin ilk özel televizyonunun ana haber spikeri oldunuz. Türkiye’nin en çok tanınan yüzleri arasında yer aldınız. Şu anda yıllardan beri edindiğiniz tecrübelerinizi genç kuşaklara aktarıyorsunuz. Öğretmenlik nasıl bir duygu?
Meslekte belli bir yere gelip o tatmini yaşadıktan sonra tecrübeleri gençlerle ve meraklılarla paylaşmak en yüce duygulardan beri. O bakımdan çok mutlu oluyorum. Yurdun dört bir yanını gezip merakla bakan, sıcak bakan gözlerle buluşmak, onlara Türkçemiz adına doğruları anlatmak tabi çok kutsal bir şey.
Siz gelmeden internetten biraz araştırma yaptım. Şöyle demeciniz var “Bu mesleğin ölçüsü 90-60-90 değildir” diye
Aaaa sormayın. Biz yıllardan beri bununla mücadele ediyoruz. “Spiker eşittir sunucu” değildir. Spikerlik bir meslektir. Bugün çok ünlü birçok sanatçı ekranlara çıkıp belli programları sunmaktadırlar. Onlar spiker tanımlaması içersine girmezler. Ben haberde sunabilirim, eğlence de sunabilirim, yarışmada sunabilirim çünkü mesleki eğitimim çok geniş bir alanı kapsar. Bugün o ekranda gördüğümüz ünlü sanatçılar sunuculuk yaptıkları programdan çıkıp haber sunamazlar. Maalesef bir meslek örgütü haline dönüşemediğimiz için mesleğimiz basite indirgenmiştir. Bugün ekranlarda saçını başını savurarak takma kirpikleriyle maalesef vücudunun uzantılarını göstererek bacakları kolları meydanda haber sunmaya çalışan hanımları görüyorum. Bunlar spiker kavramı içersine girmezler.
Yıllar önce sizle ilgili olarak yapılan bir röportaj’da Erzurum’da çalıştığınız esnada sesinizin kalınlaşması için sigaraya başladığınızı okumuştum. Kısaca buna değinebilir miyiz? İşe yaradı mı?
Erzurum Radyo ve Televizyonu'nda göreve başladığım yıllardı. Sesim yaşım gereği çok inceydi. Ses yaş gereği genç olsa da bir oturma hali var. Ses eğitimle oturuyor. Tabi bunları sonra öğrendim. Bana o dönemde “sesin çok ince çıkıyor” diyenler oldu. Mesleğimde de ilk zamanlarım. O sırada biri bana “Sigara iç sesin kalınlaşır” dedi. Büyük bir cehalet tabi. Sonrasında sigara içmeye başladım. Kokusunu sevmiyordum zaten. Tadını da hiç sevmedim. Derhal vazgeçtim bu saçmalıktan. İçtiğim sigara sayısı da bir paketi bulmamıştır. Oldum olası midemi bulandırır sigara zaten. Öyle bir cehaletim vardır geçmişimde. Aman sakın kimse denemesin öyle bir şey.
“Haber spikerliği dünya durdukça yapılacak bir iştir “ şeklinde bir demeciniz var.
Öyle ama bizim ülkemizde maalesef işin kalitesi oldukça alt seviyelerde seyrediyor. Daha doğrusu her şeyin kalitesi gittikçe bozuluyor ülkemizde. Türkiye’de haber spikerliği üzülerek söylüyorum ki yavaş yavaş ölmektedir. İnşallah bizde eski değerini tekrar kazanır. Çünkü dünyada asaletini koruyor. Ülkemizde haber sunucuları bambaşka gözlerle görülüyor diye düşünüyorum.
Daha önce çalıştığınız bir televizyon kanalının sahibi ile Hürriyet gazetesi arasında yaşanan gerginlik yüzünden “Küçük gazete Hürriyet” türünden bir anonsla haberleri sunmuştunuz. Bu yüzden ilgili televizyon kanalı kadar haberi sunan size de dava açılmıştı. Zannedersem bu Türkiye’de ilk defa olan bir şeydi.
Ben bu meslekte Türkiye’de yargılanan ilk kişiydim. Eğer TRT’de çalışıyor olsanız yayın yoluyla işlenen suçlarda işin altına imza atan müdür sorumlu olur. Öyle ya sizin gazetenizde bir yazı işleri müdürü vardır. Ben orada verilenleri sundum. Koşulları henüz oluşmamıştı özel televizyonculuğun. Yasa yok, hiçbir şey yok. Nispeten korsan diyebileceğimiz bir ortamda başladı Türkiye’de özel televizyon yayıncılığı. Daha sonra yasal zemine oturtuldu. O süreçte herkes çok hata yaptı. Bende bu açıdan Türkiye’nin yargılanan ilk ekran yüzüyüm. Para cezasına çarptırıldım. Sonra bir biçimde ceza ödendi. Bu durum meslek hayatımda hüzünle anlattığım tatlı bir anıdır. Çünkü hepimize ders olması gereken bir şeydir. Benim o ceza alışım yol açmıştır bu işlerin yasal zemine oturtulmasında.
Şu anda istediğiniz kıvama geldi mi?
Hayır, daha gelmedi. Henüz daha alınacak çok yol var. Televizyonların yayınlarının bu kadar başıboş bırakılmasının bunda epey payı var. Radyo Televizyon Üst Kurulu siyasi bir kuruluş olmaktan çıkartılmalıdır. Ben orada hayli siyasi bir hava seziyorum. Parti temsilcilerinin orada ne işi var. Gazeteciler, Televizyoncular, eski Televizyon yöneticileri ve TRT yöneticileri orada olmalıdırlar. MHP, AKP, CHP temsilcilerinin radyo televizyon kurulunun üst yönetiminde ne işi var. Onların oradan derhal uzaklaştırılması gerekir. Radyo Televizyon Üst kurulunun Siyasi olmaktan arındırılması bilimsel bir kurul haline getirilmesi gerekir. Orada iletişim konusunda dersler veren sayısız profesörümüz var, uzmanımız var. O kimselerin radyo televizyon üst kurulunun başında olması gerekir. Dolayısıyla bugün ekranlarda “çingene çalıyor Kürt oynuyor” havasının bir nedeni de Radyo televizyon üst kuruludur diye düşünüyorum. Çünkü sağlıklı bir kontrol sistemi geliştirilemiyor.
Bir spikerin “ben bu haberi okumam deme hakkı yoktur” diye bir sözünüz var. Bunu biraz açabilir miyiz?
Spikerin “Ben bu haberi sunmayacağım” deme hakkı yoktur. Hiç bir yayın kuruluşu da anayasaya aykırı habercilik anlayışı yapmaz. Özellikle anayasa da belirlenmiş çizgiler dışına çıkmaz. Zaman zaman Yasalara aykırı işler yapılabiliyor. Bizimde hepsini bilmemiz gibi bir durum söz konusu değildir. Spiker görevini yapacaktır. O sırada haberini sunacaktır. Bitirdikten sonra da gerekli raporları yazıp gerekli yerlere verecektir. İşimizi yapmamız önemlidir. Çünkü o yayın devam edecektir. O okumazsa bir başkası okuyacaktır. Önemli olan işi yaptıktan sonra raporunu tutup “bu şu açılardan sakıncalıdır. Bilgilerinize sunarım” deyip vermeleridir.
Gazetemiz aracılığı ile okuyucularımıza vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Okuyucular verilen her haberi hemen almasınlar. Her verilen haber daima sağlıklı olmayabilir. Eleştirilerini durmadan yapsınlar. Çünkü radyolar televizyonlar artık ticari kanallardır. Tıpkı belediyelere ödedikleri vergilerin hesabını sorabilmeleri gibi radyolara da televizyonlara da hesap sormalı hatta onları silkelemeliler.”Biz haberleri böyle istemiyoruz”,”Biz magazini haberde görmek istemiyoruz”,”Haberleri ciddi görmek istiyoruz”,”Haberlerde tarafsızlık istiyoruz” diyebilmeliler. Çünkü medeni dünyada haberler olduğu gibi verilmelidir. Türkiye’de ise şova dönüştürülüyor. Kızlarımız mini etekle yürütülerek haber sunduruluyor televizyon kanallarında. Çok haber kanalı içinde kızlarımızı görüyorum. Saçlar bellere kadar, kadınlarımızın dişiliği sergileniyor. Oysa sergilenmesi gereken haberdir. M. Ali Birand, Uğur Dündar, Ali Kırca çok deneyimli gazetecilerdir ama televizyonlarda kim daha önce öne geçti. Birand mı? Dündar mı? Tarzında tartışmalar görmekteyiz. Oysa Yarışması gereken haberlerdir isimler değillerdir. İsimler önemlidir. O haberin altında imzası vardır.”Ben Uğur Dündar’dan haber dinlemeyi daha çok seviyorum” diyebilir insanlar. Önemli olan haberin yarışmasıdır. Haber mutfağının zenginliğidir.
Gülgün Feyman Kimdir? Gülgün Feyman (d. Ankara) Türkiye'nin en önemli ve en deneyimli haber spikerlerindendir. Albay bir babanın kızıdır. Erzurum Üniveristesi'nden mezun olmuştur. İlk kez Erzurum Radyo ve Televizyonu'nda göreve başlamıştır. Oradan Ankara Radyosu'na tayin olmuştur. Bir Türk Müziği programı olan Hoş Sada isimli programın sunuculuğunu üstlenmiştir. Ümit Aktan ile beraber İyi Haftalar Türkiye isimli sabah programını 4 sene sunmuştur. Daha sonra haber merkezinde görev almaya başlamıştır. Uzun yıllar TRT'de haber spikerliği yapan Gülgün Feyman, özel televizyon kanallarının kurulmasıyla birlikte Show Tv , Star Tv gibi önemli kanallarda da spikerlik yapmıştır. Kendisi İstanbul Kadıköy'deki Kuşdili Eğitim Merkezi'nde diksiyon dersleri vermektedir. Bir taraftan okutmanlıkta yapan Feyman, Beykent Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu'nda da bir dönem ders vermiştir. Şu anda da görevine İstanbul Aydın Üniversitesi'nde devam etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.