Nizamettin Yıldırım

Nizamettin Yıldırım

Teknoloji ve Okumak

Gazetemizin dünkü haberlerinden biri şöyleydi.
“İçişleri Bakanlığının 16.04.2007 tarih ve 9863/45544 sayılı genelgesi uyarınca ;
Birinci sınıf kahvehaneler, çay bahçesi ve kır kahvesinde en az 100 farklı kitabın yer aldığı kitaplık bulunarak ayrıca ikisi bölgesel veya yerel olmak üzere en az 5 farklı günlük gazete,
İkinci sınıf kahvehanelerde en az 50 farklı kitabın yer aldığı kitaplık ve biri bölgesel veya yerel olmak üzere en az 3 adet farklı günlük gazete,
Üçüncü sınıf kahvehanelerde en az 25 farklı kitabın yer aldığı kitaplık ve birisi bölgesel veya yerel olmak üzere en az 2 adet farklı günlük gazetenin bulundurulup bulundurulmadığının ve buraya gelen vatandaşlarımızın hizmetine sunulup sunulmadığı hususlarına uyulup uyulmadığının kontrol edilmesi istenmiştir.”
Öncelikle şunu söylemeliyim ki olumlu bir gelişme. Kahvehaneler, çay ocakları sigara dumanından kurtuldu, şimdi de okuma salonlarına dönüştürülebilirse okuma alışkanlığı kazanmamıza yardımcı olur. Bu mekanların eski adı kıraathane. Kıraat okumak demek, yani okuma salonu. İnşallah işi sıkı tutarlar da hiç olmazsa bir başlangıç olur. Böylece seyrederek bilgi edinmek yerine okuyarak öğrenme alışkanlığımızı kazanırız.
Bir kötü alışkanlığımız da cep telefonu kullanma biçimimiz. Bunun la ilgili internette yaptığım küçük bir araştırmada ilginç bilgilere ulaştım. (Kaynak eticaretmag.com)
30 ülkede yapılan bir araştırmada aralarında Türkiye’de var, toplam 7 milyar 395 milyon nüfusun 3 milyar 415 milyonu internet kullanıcısı. Bunun da 2 milyar 307 milyonu sosyal medyayı kullanıyormuş.
Mobil aygıtlar kullanımı kıtalara göre şöyle. Amerika’da 997 milyon nüfusa karşılık 1 milyar 72 milyon mobil iletişim aygıtı kullanımı var. İnternet kullanımı kuzey Amerika’da %88, Avrupa’da %83, Avustralya’da %68, Doğu Avrupa’da %64, Güney Amerika’da %60, Asya’da ortalama %54 oranında. Beklendiği gibi Afrika kıtası dünyada en düşük orana sahip %40.
Türkiye’deki rakamlara baktığımızda;
79 milyon nüfusun 46 milyonu internet kullanıyor. Bunun da 42 milyonu sosyal medya hesaplarını kullanıyor. Türkiye’de mobil aygıt kullanımı 71 milyon gibi oldukça yüksek oranda. Dünya ortalamasının üzerinde. Neredeyse herkesin bir telefonu var. Toplam nüfusun %86 sının telefonu, %56 sının akıllı telefonu, % 48 inin bilgisayarı, % 11 inin taşınabilir mobil aygıtı var. 
Rakamlara baktığımızda bu konuda epeyce zengin olduğumuzu görüyoruz. 
Bir başka çarpıcı istatistik ise şöyle. Kişiler günde 4 saat 14 dakika  internet kullanıyor. Bu sürenin de 2 saat 35 dakikası sosyal medya  hesaplarında geçiyor. Televizyon seyretme süresi ise azalarak 2 saat 18 dakikaya inmiş. Olumlu bir gelişme diyemeyeceğim çünkü, insanlar bu sefer de ellerinde mobil ayıtlar, yine birbirinden kopuk, sosyal iletişimleri en alt düzeyde. Aile içindeki durumumuzu göz önüne alın. Özellikle çocuklarımızın tek meşguliyeti internet.
Hem dünya üzerinde hem de ülkemizde bilişim sektörünün nekadar devasa boyutta olduğu görülüyor. Teknolojinin de hızla gelişmesi buna katkı sağlıyor. Cep telefonları artık salt haberleşme aracı olmaktan çıkıp, tümüyle iletişim sağlayan, haberleşmenin yanında bilgi alışverişi de yapabilen gelişmiş aygıtlara dönüştü. Artık belge alışverişi, saklama, arşivleme, taşıma gibi işlemleri akıllı telefonlarla yapabiliyoruz. Teknolojinin gelişmesi bu aygıtları neredeyse bilgisayar kapasitesine yaklaştırdı. Artık dünyanın geleceği dijital teknolojide.
Bu olumlu gelişmelere rağmen biz teknolojiyi kullanan değil aynı zamanda üreten ülke olmak zorundayız. Bilgisayar ve telefon alanında mutlaka milli bir markamızın olması ve bunu dünyaya açmamız gerekiyor. 
Günümüzde bilgiyi üretmekkullanmaktan daha önemli.

Önceki ve Sonraki Yazılar