
İlhami Candemir
YER KÜRENİN BEKASI
Sayın okuyucular,İngiliz bilim insanı MALTHUS iki asır önce-sanki bu günleri yaşamış gibi- gelecekteki yoksulluğun nedenleri üzerinde çalışarak bilimsel görüşlerini insanlığın bilgisine sunmuştur. Malthus, yoksulluğun nedeni olarak nüfus artışını göstermiştir. Bu günlerin yoksulluğunun nedenlerine baktığımızda o teorinin(nüfus teorisi) DOĞRULUĞU ortaya çıkmaktadır.Malthus bahse konu “nüfus teorisinde” gıda üretiminin nüfus artışından daha yavaş olacağını ve bunun sonucu olarak yoksulluğun artacağını( refahın düşeceğini) öne sürdükten sonra bu görüşünü kanıtlamak için şu detaya girmiştir; Gıda artışı aritmetik olarak (5,6,7,8 gibi), nüfus artışı ise geometrik olarak(5,10,20,40 gibi) artacağından YOKSULLUĞUN kaçınılmaz olacağını iddia etmiştir. Bu günün dünyasının hal-i pür melalini (perişan halini) gördüğümüzde bilim insanı olan MALTHUS’un bu görüşlerinin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu felaketin farkına varan küresel sermaye(gelişmiş ülkeler) “ nüfus araştırma projesi” ile bu konuyu gündemine alarak “birleşmiş Milletler Planlama fonu” kanalı ile önlenemeyen bu nüfus aratışının kontrol altına alınabilmesi için çalışmalar yapmış ise de fon’un, kürtajın serbest olması, doğum kontrol hapları gibi diğer materyallerin insanların kullanımına sunması-İslam dini nüfus planlamasına referans vermediği için- istenen düzeyde başarılı olamamıştır. Bilindiği gibi İslam ülkelerinde hem kürtaj ve hem de doğum kontrol hapı için yasak(günah) denildiğinden bu ülkelerde NÜFUS PLANLAMALARI ya istenen düzeyde yapılamamış(bizde olduğu gibi) veya geri kalmış diğer İslam ülkelerinde hiç yapılamamıştır. Not/Burada bir parantez açarak rahmetli Aziz Nesin’lik bir durumu siz sayın okuyucularla paylaşmak istiyorum. Nüfus planlamasının resmi olarak hayata geçirilmesi için uğraş veriliyorken sayın cumhurbaşkanımızın tanıklık ettiği her nikahtan sonra evli çiftlere ÇOK ÇOCUK yapmaları yönündeki telkinlerine tanık olmaktayız dedikten sonra parantezi kapatalım ve dönelim konumuza; Dinimizin nüfus planlamasına bakışı sonucu İslam coğrafyasında - doğal olarak- aşırı doğurganlık kontrol edilemedi, nüfus, MALTHUS’un dediği gibi geometrik ortalama ile hızla arttı. Hal böyle olduğundan gıda yetmezliği, kıtlık baş gösterince geri kalmış İslam ülkesi vatandaşları ekmek parası için yollara düştüler. Bir kısmı ne yazık ki Akdeniz’in sularında boğuldular, çoğunluk kısmı ise diğer gelişmiş ülke sınırlarına dayandılar. Bazıları legal yollarla bazıları ise illegal yollarla yani öyle veya böyle bazı devletlerin sınırlarını aşabildiler. Ancak görünen köy kılavuz istemez, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir misali doğurganlık kontrol edilemediği sürece bu insan selinin kontrol altına alınabilmesi kanımca olanaksızdır. Bu, önü alınamayacak nüfus artışının ileride ve belki de çok ileri zaman dilimlerinde çok büyük trajik yıkımlara nedeni olabileceği düşünülerek kontrolsuz doğumların kontrol altına alınabilmesi için İslam’i çevrelerce bir şeyler yapılamaz mı acaba diyorum. Hatta nasıl Covit 19 nedeniyle camiler kapatılmış, Cuma namazları eda edilememiş ise bu doğum kontrolu hususunda da bir çıkış yolu bulunabilir diye düşünüyorum.Bilindiği gibi ipek böceği kozasını sarıp sarmaladıktan sonra içten kapatır ve –kendim ettim kendim buldum-misali kendi sonunu hazırlar.İşte ne yazık ki insanlar da bu kontrolsuz nüfus artışı ile kendi sonunu hazırlamaktadır.
Sayın okuyucular, Türkiye’nin nüfusu 100 yılda 70 milyon arttı,300-400 yıl sonraki nüfusumuzu-geometrik ortalama ile- hayal ve hesap ettiğimizde ve bu hesabı dünya nüfus artışı ile özdeşleştirip dünyaya baktığımızda bu nüfus planlamasının YER KÜREMİZ İÇİN bir BEKA SORUNU olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Not/Bizlere küçüklüğümüzde “kıyamet nüfus artışından kopacak” derlerdi doğru mu ne).Hoşça kalın 15/05/2022
İLHAMİ CANDEMİR